Bu hafta ki dersimiz sadece Fransızların kullandığı Fransızca ifadeler olacak arkadaşlar.
Peki, tam olarak ne anlama geliyor bu? Fransa’da, özellikle de Fransa’da yaşayan arkadaşlarımızın çok dikkatini çeken bazı ifadeler var Fransızların kullandığı. Bunların neden çok fazla kullanıldığını bilmiyoruz, bunların tam olarak ne anlama geldiğini bilmiyoruz ve biliyoruz ki; bu ifadeleri kullanan kişiler gerçekten Fransızcayı bilen kişiler. Fransızca bilmeyen kişiler bu ifadeleri kullanmaz. Bundan emin olabilirsiniz. O yüzden bu yazımızda sadece Fransızların kullandığı Fransızca ifadelerden sizlere bahsedeceğim. Bunları sizlere anlatmamın ikinci sebebi ise; olur da Fransa’ya gelirseniz, Fransa’daysanız veya Fransa’da oturan Fransız arkadaşlarınız varsa vs. o kişiler ile diyalog kurarken bu içeriğimizde sizlere göstereceğim ifadeleri kullanırsanız karşıdaki kişi sizin Fransızcayı biraz daha iyi bildiğinizi düşünecektir. Dilerseniz hemen dersimize başlayalım. Bakalım Fransızlar en çok hangi ifadeleri kullanıyorlarmış?
Fransızca Ah Oui ve Ah Bon Kelimeleri
Bunu kesinlikle duymuşsunuzdur, özellikle de Fransa’da yaşıyorsanız. Ah oui, ah bon kelimeleri. Tam olarak ne anlama geliyor? Birisiyle konuşuyorsunuz, karşıdaki kişi şok olmuş durumda veya beklemediği bir şey olabilir ve size bakar da şöyle der; Ah bon? Gerçekten mi? Bu şekilde size soru sorar. Ah bon kelimesinin tam olarak bir Fransızca karşılığı yok ama sizlere karşınızdaki kişi böyle durup da ‘Ah bon?’ dediği zaman bu demek oluyor ki; ya size inanmıyor ya da çok şok oldu. Karşınızda durmuş, Türkçemizde olduğu gibi ‘Gerçekten mi?’ diye ‘Ah bon?’ diye soruyor arkadaşlar. ‘Ah oui?’ de ‘Ah bon?’ ile aynı anlama gelmektedir.
Fransızca Ouais Kelimesi
İkinci sözcük ‘ouais’. Bunu da kesin duymuşsunuzdur. Fransızlar ‘evet’ derken ‘oui’ diye çok nadiren söylerler arkadaşlar. Oui demek yerine ne derler biliyor musunuz? Ouais derler. Veya kimisi daha da abartarak şöyle der ‘ouais’. Yani çok komik oluyor böyle söyleyince ama gerçekten siz Fransa’ya geldiğinizde bir Fransız ile konuşurken; bir ortalama alırsak özellikle genç Fransızlar arkadaşlar, 30 yaş altı Fransızlar diyelim, konuşurken özellikle de tanıdıkları kişilerle konuşurken ‘ouais’ derler. Oui demezler. O yüzden siz böyle Fransa’da gezerken size birisi ‘ouais’ derse siz hemen kızmayın. ‘Yanlış söylüyorsun, sen nasıl Fransızsın!’ falan diye. Fransızlar gerçekten ‘ouais’ diyor. Oui diyen çok nadiren Fransız var Fransa’da. Bu arada bir arkadaşımız da ‘Ouais, j’apprends le français!’ demiş. Ouais ben de Fransızca öğreniyorum demiş ve o da bizimle birlikte Fransızca öğreniyor.
Fransızca On Kelimesi
Bir sonraki kelimemiz ‘on’ kelimesi. Aslında bu kelimeden bir önceki derslerimizde sıkılıkla bahsetmiştik. Youtube üzerinde olsun, ders grubumuzda olsun. Veya tabii ki bizim kapsamlı Fransızca eğitimimizde olsun bunun üzerinde çokça duruyoruz ama burada da biraz bahsetmek istiyorum size. Kaleminizi kâğıdınızı almayı unutmayın, bir yandan not alacağımız şeyler de olacak burada. Derslerimizde hatırlarsınız ki ‘biz’ derken Fransızcada ya ‘nous’ diyorduk ya da ‘on’ diyorduk. Bilmiyorsanız neden böyle dediğimizi hemen bir önceki derslerimize bakabilirsiniz. Fransızlar cümle kurarken nous kelimesini çok nadiren kullanırlar. Aslında bunun doğrusu ‘nous’dur, biz derken ‘nous’ denmesi gerekir. Ama Fransızlar bu kelimeyi nadiren kullanırlar. Nous yerine ‘on’ kelimesini kullanırlar. Peki, neden? Hiç sordunuz mu kendinize? Neden acaba? Çünkü ‘on’ kelimesini kullanmak onların çok daha kolayına gelmektedir. Hemen neden olduğunu size söyleyeyim burada. Mesela hemen bir fiil üzerinden gidelim.
Fransızca Remplir Kelimesi
Remplir ne demektir Fransızcada, doldurmak demektir. Remplir fiiliyle bir tane cümle kuralım birlikte arkadaşlar. Ben su dolduruyorum, mesela ben bardağın içine su dolduruyorum diyelim. Je remplis le vere ave de l’eau. Bu bardağı suyla dolduruyorum diyoruz, tamam mı? Şu ana kadar her şey yolunda. Buradaki öznemiz ‘ben’ arkadaşlar çünkü ‘je’ diyoruz. Şimdi buradaki özneyi ‘biz’ yaparsak bunu iki türlü söyleriz. Ya ‘nous’ ile söyleriz ya da ‘on’ ile söyleriz arkadaşlar. Biz bunu ‘nous’ ile söylediğimiz zaman bakın nasıl oluyor: Nous remplissons le vere avec de l’eau. Biz bardağa su dolduruyoruz şeklinde söylediğimiz zaman bu şekilde söylüyoruz.
Peki, biz bunu ‘on’ ile nasıl söyleriz: On remplit le verre avec de l’eau şeklinde biz bunu söyleriz. Peki, neden Fransızlar ‘nous’ yerine ‘on’u tercih ediyorlar? Çok kolay. Çünkü on ile cümle kurdukları zaman, nous ile cümle kurmaktan çok daha kolay oluyor.’ Je remplis’ ben dolduruyorum, ‘on remplit’ biz dolduruyoruz. İkisinin de okunuşu tamamen aynı hiçbir farkı yok. Je remplis, tu remplis, on remplit; tamamen aynı. Ama nous dersek ‘nous remplissons’. Bu tamamen farklı oldu arkadaşlar ve Fransızların da işine gelmiyor böyle nous remplissons falan demek böyle kelimeleri uzatmak vs. sevmiyorlar. Ne yapıyorlar bu sefer, nous demek yerine on diyorlar. Siz de bir Fransız gibi konuşmak istiyorsanız ‘nous’ demek yerine ‘on’ demelisiniz. On kelimesini kullanmalısınız. Devam edelim.
Fransızca Cümlelerde “Ne” Kalıbı
Negatif cümleler kurarken ‘ne’ kullanmamak. Bu belki de, siz çok aşağı seviyedeyseniz anlamayacağınız bir konu olacak. Neden? Normalde Fransızcada negatif cümleler yapmak için biz bir tane kalıptan yararlanıyoruz. O da ‘ne … pas’ kalıbı. Hemen bir olumsuz cümle yaparak örnek vermek istiyorum sizlere. Bu kağıdı dolduruyorum diyelim. Je remplis ce papier. Bu kağıdı dolduruyorum demektir. Papier kağıt demek, hemen yazalım. Peki, bu kağıdı doldurmuyorum demek istersek nasıl diyoruz? Je ne remplis pas ce papier diyoruz. Ben bu kağıdı doldurmuyorum. Ne yaptık biz burada bu cümleyi olumsuz yapmak için? Buradaki fiili ‘ne … pas’ kalıbının ortasına koyduk ve dedik ki: Je ne remplis pas ce papier. Ben bu kağıdı doldurmuyorum dedik arkadaşlar. Bunu Fransızcada doğru şekilde böyle yazılması lazım.
Je ne remplis pas ce papier şeklinde yazılması lazım. Ama Fransızlar ne yapıyorlar? Diyorlar ki; ya benim burada bu ‘ne’yü kullanmama hiç gerek yok. Zaten ben bu cümlede ‘pas’ diyorum. Karşıdaki kişi ben ‘pas’ deyince zaten anlayacaktır.
Ne yapıyor bu sefer Fransızlar?
Geliyorlar buradaki ‘ne’yü siliyorlar, atıyorlar. Ve diyorlar ki ‘je remplis pas ce papier’, bu kağıdı doldurmuyorum. Ne oldu, bir tane kelimeyi daha az söylemiş oldular daha az yorulmuş oldular. Belki de bu yüzden sevmiyorlardır bu ‘ne’ kelimesini. Ayrıca olumsuz cümle yapmak için sadece ‘ne … pas’ değil, ‘ne … jamais’ de var. Mesela ben hiçbir zaman çikolata yemem diyelim: Je ne mange jamais de chocolat. Ben hiçbir zaman çikolata yemem diyoruz bu cümlede. Burada da kabımız arkadaşlar ne ve jamais kalıbı. Siz de not defterinize bu kalıpları yazabilirsiniz.
Ne … jamais; hiçbir zaman demek. Je ne mange jamais de chocolat, ben hiçbir zaman çikolata yemem. Çok doğru bir cümle arkadaşlar. Yazılım şekliyle, anlamıyla falan çok doğru bir cümle. Ama bizim Fransızlar ne yapıyorlar, geliyorlar diyorlar ki buradaki ne’yü söylemeye gerek yok. Zaten cümlede bir tane jamais var, ne yapalım bu ne’yü atalım biz buradan diyorlar. Ve geliyorlar cümleyi bu şekilde ne olmadan yazıyorlar ve diyorlar ki ‘Tamam kardeşim, ne’yü kullanmaya gerek yok biz karşımızdakine derdimizi bu şekilde de anlatırız.’ diyorlar. Je mange jamais de chocolat, ben hiçbir zaman çikolata yemem. Je ne mange jamais de choclat, ben hiçbir zaman çikolata yemem. İkisi de tamamen aynı anlama geliyor ama bizim Fransızlar maalesef cümleyi bu şekilde kullanmayı tercih ediyorlar. Siz de bir Fransız gibi konuşmak istiyorsanız; kesinlikle bu ne’yü kullanmayın.
Fransızca Quoi Kelimesi
Cümle sonlarında durduk yere ‘quoi’ demek. Quoi ne demekti arkadaşlar Fransızcada? Quoi ‘ne’ demek, quoi ‘ne’ anlamına geliyor. Zamanında küçükken bize şaka yaparlardı: ‘What ne demek?’ diye. Biz de ‘What ‘ne’ demek zaten’ derdik İngilizce. ‘Tamam, zaten ben de what ne demek diyorum!’ derdi. Biz de şu an aynı duruma geldik. Quoi ‘ne’ demek arkadaşlar Fransızcada. Fransızlar ne yaparlar, cümlelerin sonuna durduk yere quoi koyarlar. Peki, bunu neden koyarlar? Mesela karşımızdaki birisiyle konuşuyoruz ve karşımızdaki kişi bakıyoruz ki bizi dinlemiyor fazla. Bizim konuştuklarımızla alakası yok. Biz ne yapıyoruz ona? ‘Ya sen beni dinlemiyor musun?!’ falan diyoruz mesela kızmak için.
Bu kızma işini Fransızlar cümlenin sonuna ‘quoi’ koyarak yapıyorlar.
Mesela ‘Sen beni hiç dinlemiyor musun ya?’ diyeceğiz karşımızdakine. Tu ne m’écoutes pas ou quoi? Sen beni dinlemiyor musun ya diyoruz mesela karşıdakine. Gerçekten çok kızdığımız zaman söyleyeceğimiz bir şey aslında bu quoi. Ama Fransızlar karşısındaki kişiye kızmak için bu şekilde bir şey yapmışlar arkadaşlar. Tu ne m’écoutes pas dediğimiz zaman ‘sen beni dinlemiyor musun’ diyorsun, Tu ne m’écoutes pas ou quoi dediğimiz zaman ‘sen beni dinlemiyor musun hayırdır’ gibi bir şeyler oluyor. Hani biraz daha cümledeki negatifliğin üzerine basmak için Fransızlar bu ‘quoi’ kalıbını kullanıyorlar. Yani siz bu cümlelerde quoi falan gördüğünüz zaman ‘ne’ anlamına geldiğini düşünmeyin arkadaşlar. Hele ki bir Fransızla konuşuyorsanız ve karşınızdaki kişi biraz sinirliyle size ‘quoi’ dediyse, cümlenin bir yerinde ‘quoi’yı duyduysanız demek ki karşınızdaki Fransız bayağı sinirli arkadaşlar. Orada fazla durmayın bence. Devam edelim.
Fransızca Chui Kelimesi
Je suis demek yerine ‘chui’ derler. Peki, neden? Bilmiyorum arkadaşlar öyle istedikleri için. Halbuki ‘je suis’ demek aslında çok güzel geliyor kulağa böyle duyduğumuz zaman ‘je suis …’ çok güzel geliyor insanın kulağına. Ben de çok seviyorum bu kelimeyi ama bu Fransızların bu kelimeye bir gıcığı var. Je suis demek yerine chui diyorlar. ‘Chui …’, ‘Chui Professeur de français’… Aslında bu tam olmadı, bir Fransızca öğretmeninin kalkıp da chui demesi çok yanlış olur. Hani şu zamanıma kadar benim gördüğüm Fransızca öğretmenlerinin hiçbiri ‘chui’ demedi arkadaşlar, hepsi ‘je suis’ dedi olması gerektiği gibi. Ama bu Fransızlar chui’yi seviyorlar. Bir Fransızla konuşurken size ‘chui …’ derse anlarsınız ki ‘je suis …’ demek istiyor. Bu arada je suis demişken buna da değinelim arkadaşlar. Geçen hafta yaptığımız dersimizi hatırlayın, je suis ne demekti?
Ben böyleyim mesela ben böyleyim ben şöyleyim. Hani kendimizi tanıtırken vs. kullandığımız kelime grubumuz bizim. Être fiilinden geliyordu. Être fiili olmak demek arkadaşlar.
Hemen buraya örnek de verelim, boş geçmeyelim.
Je suis Turc, ben Türküm diye yazalım. Bununla tabii ki gurur duyuyoruz. Je suis ben böyleyim anlamına geliyor hani kendimi tanıtırken söyleyeceğimiz şey. Chui de Fransızcanın sokak dilinde söyleniş şekli diyelim ama inanın arkadaşlar Fransızcayı yeni öğrenen kişiler, Fransızca seviyesi çok düşük olan kişiler veya Fransızca konusunda kendine güvenmeyen kişiler ‘chui’yi kesinlikle kullanmazlar. Eğer ki siz bir Fransız ile konuşurken veya Fransızca öğrenen birisiyle konuşurken size chui diyorsa emin olun ki o kişi Fransızcayı doğru şekilde öğrenmiştir. Ben bunu gördüm, yaşadım ve biliyorum.
Karşıma çıkan ve Fransızca öğrenen bir Türk vardı, karşıma geldi ve konuşurken ‘ya bunun Fransızcası nasıl bu kişinin, bir bakayım’ dedim. Biraz konuşmak istedim, kendini tanıt falan. Başladı chui demeye. Chui öyle chui böyle. Ya dedim senin ne işin var burada. Sen zaten Fransızcayı biliyorsun. Ama Fransızcayı bilmiyormuş arkadaş, sadece bu chui’yi Fransız arkadaşlarından öğrendiği için benim karşıma gelince de chui, chui diyordu. Ben de kendisinin yanlış sınıfta olduğunu düşünerek onu başka sınıfa yollayacaktım az daha. O yüzden ‘chui’ derseniz, bir Fransız gibi Fransızca konuşmuş olursunuz. Buna emin olun. Devam edelim.
Fransızca T’as Kelimesi
Tu as demek yerine ne derler biliyor musunuz bu Fransızlar? T’as derler. Niye? Aynı bir önceki yaptığımız slayt gibi bilmiyorum. Tu as demek zor geliyor belki de Fransızlara. Ne diyorlar, tu as’daki u’yu kaldırıyorlar. İkisini bileştiriyorlar ve ikisini bu şekilde yazıyorla, t’as. Bu kadar. Tu as demek yerine t’as diyoruz. Neden? Çünkü Fransızlar böyle yapmak istediği için. Kesinlikle bunun farklı bir nedeni yok. Tu as ne demekti arkadaşlar, bir kelime anlamını hatırlayalım. Yine önceki derslerimize dönelim. https://fransizcaogreniyorum.net/fransizca-avoir-fiili/ fiilinden geliyordu ve ‘senin var’ anlamına geliyordu arkadaşlar. Sahiplik bildiren bir kelime avoir fiili. Sahiplik bildirmek için kullanılır.
Avoir fiilinin, sahip olmak fiilinin ikinci tekil şahıs ile yani sen ile çekimi ‘tu as’ şeklindedir. Bunu ‘avoir’ fiilini işlediğimiz dersimizde birlikte görmüştük. Eğer ki o dersimizi izlemediyseniz kesinlikle izleyin arkadaşlar, çok şey kazandıracaktır size. Ne yapmışlar bu Fransızlar? Bizim sizlere böyle güzel güzel öğrettiğimiz Fransızcayla ‘tu as’ yazılışı demişler ki, eğer ki sen bir Fransız gibi konuşmak istiyorsan tu as demeyeceksin kardeşim demişler. Tu as yerine t’as diyeceksin. Niye, öyle. Çünkü ben Fransızım. Eğer ki sen de bir Fransız gibi, benim gibi konuşmak istiyorsan Fransızcayı doğru konuşmayacaksın ya! Geleceksin tu as yerine t’as diyeceksin! Eğer ki sen t’as dersen ben senin Fransızca konuştuğuna inanırım.
Aynen bu şekilde oluyor Fransızcada. Yani siz Fransızlarla konuşurken kesinlikle tu as demeyin t’as deyin. Hatta burada da yazmışız; T’as pas un stylo? Hatta burada var ya ne’yü yazmamışız. Normalde bu cümlenin yazılışı nasıl olur biliyor musunuz? Tu n’as pas un stylo? Senin kalemin yok mu diye soruyor karşıdakine. Bunun doğru yazılışı bu şekilde olurdu. Ama az önce bahsettiğimiz bu ‘ne’ var ya arkadaşlar Fransızların sevmediği. Bu ne zaten gitmiş burada. Bunun üstüne bu tu’nün u’su da gitmiş. Ne oldu? T’as pas un stylo? Kalemin yok mu senin? Tam bir Fransız’ın soracağı soru şeklidir. T’as pas un stylo? Aynen öyle.
Fransızcada Soruları Düz Sormak
Peki, bu Fransızlar başka ne yaparlar değişik olarak? Soruları düz sorarlar. Aslında bu tam olarak da bizim kapsamlı eğitimimize katılan arkadaşlarımızı ilgilendirecek bir şey. Çünkü biz kapsamlı eğitimimizde sizlere Fransızcayı olduğu gibi öğretiyoruz. Nasıl olması gerekiyorsa öyle öğretiyoruz. Belki de bunu duymak sizleri şaşırtacaktır. Fiil ve öznenin yerini değiştirerek biz Fransızcada normalde soru soruyoruz. Yani ‘Tu as un stylo’ senin bir kalemin var demektir. Buraya kadar her şey yolunda, öyle değil mi? Biz karşımızdaki kişiye ‘senin bir kalemin var mı’ diye sorarsak bunu nasıl sorabiliriz? İlk olarak fiil ve öznenin yerini değiştirerek sorabiliriz. As tu un stylo? Senin bir kalemin var mı demektir.
Senin bir kalemin var mı diye soruyoruz. Diğer sorma şekli est-ce que ile sorma şekli. https://fransizcaogreniyorum.net/est-ce-que-soru-kipi/ konusunu da geçmiş makalemizde inceledik hem de kapsamlı eğitimimizde var. Est-ce que’nun ne olduğunu kesinlikle biliyorsunuzdur artık. Ne yapıyorduk? Est-ce que kalıbını koyuyorduk arkadaşlar ve cümleyi olduğu gibi yazıyorduk. Keslinlikle fiilin, öznenin veya nesnelerin yerlerini değiştirmeden cümlenin geri kalanını olduğu gibi yazıyorduk. Est-ce que tu as un stylo, senin bir kalemin var mı anlamına gelir. İkisinin de anlamı tamamıyla aynıdır. Aslında Fransızca bize kolaylık sağlamış. Demiş ki, tamam bu cümle doğru bir cümle, düz bir cümle ama sen cümle kurmak için fiille öznenin yerini değiştirmekle falan uğraşmak istemiyorsan sadece gel cümlenin başına bir tane est-ce que koy.
Daha sonra cümleyi doğru bir şekilde söyle.
Est-ce que tu as un stylo? Senin bir kalemin var mı? Tu as un stylo, senin bir kalemin var. Çok kolaylaştırmışlar, değil mi? Bizim için öyle ama Fransızlar için değil. Neden? Çünkü bu kolaylaştırılmış şekli var ya Fransızların. Fransızlar diyor ki ‘ya est-ce que’ya da gerek yok aslında burada, hiç gerek yok. Ben bu tu as un stylo cümlesini soru gibi sorarsam karşıdakine, bu bir soru olmuş olur benim için, karşıdaki için de soru olmuş olur.’ Tu as un stylo? Kalemin var mı? Soru oldu demişler. O zaman tamam est-ce que’yu da kullanmaya gerek yok, fiille öznenin yerini değiştirmeye de gerek yok. Biz direkt soruları böyle soralım. Hem bizim için de daha kolay olur. Hatta bunun tam bir Fransız gibi olmasını istiyorsan ne yapacağız biliyor musunuz? Bunu şu şekilde yazacağız: T’as un stylo?
Bir kalemin var mı? Ne oldu, tam böyle yüzde yüz Fransız oldu. Tabii ki de bu kullanım şekli yanlış bir şekildir. Yani siz kalkıp ders sınavlarınızda, üniversitelerde girdiğiniz Fransızca sınavlarınızda cümleyi bu şekilde yazarsanız sıfır puan alırsınız arkadaşlar. Kesinlikle cümleyi bu şekilde yazmayın. Cümlenin doğru yazım şekli ya budur (as tu un stylo) ya da budur (est-ce que tu as un stylo). Bunu (T’as un stylo?) kesinlikle yazmayın. Siz Fransızlara bakmayın arkadaşlar. Ama bir Fransız ile diyalog içerisindeyseniz ve o karşınızdaki Fransız’ın sizin Fransızca seviyenizin çok düşük olduğunu düşünmesini istemiyorsanız ona senin kalemin var mı derken; as tu un stylo veya est-ce que tu as un stylo demek yerine, t’as un stylo diye sorarsanız sizin Fransızcayı iyi bildiğinizi düşünecektir. Hatta biz burada ne demişiz, paresseux demişiz yani bunun tam olarak Türkçedeki karşılığı tembeldir. Sizi gidi tembel Fransızlar falan diyormuşuz. Devam edelim.
Fransızca Faut Kelimesi
Fransızlar ‘il faut’ demek yerine sadece faut derler. Bunu size anlatmadan önce sizlere bu ‘il faut’ kelimesinin tam olarak ne anlama geldiğini söylemek isterim. Il faut nedir? Il faut aslında Fransızcada çok özel bir fiildir. Hani biz ne demiştik? Avoir fiili var en önemli fiil, être fiili var ikinci en önemli fiil dedik Fransızcada. Bu il faut’un falloir fiili ise, il faut falloir fiilinden geliyor. Belki de Fransızcanın en önemli üçüncü fiilidir. Peki, neden bu fiil çok önemlidir arkadaşlar? Hemen öğrenelim. Gelelim http://www.conjugaison.com/ sitesine ve buraya herhangi bir fiili yazalım arkadaşlar.
Avoir fiilini görmüştük, avoir fiilini yazalım. Gördüğünüz gibi ben, sen, o, biz, siz, onlar falan her şeyin çekimi var. Avoir fiiliyle ilgili, hiçbir sorun yok. Bütün öznelerle çekimi var bunun, her şey yolunda. Ama biz buraya falloir fiilini yazarsak çok değişik bir şey çıkacak karşımıza. Bu kadar bir şey çıktı. Présent’da sadece il ile çekimi var. Je, tu, nous, vous, ils falan hiçbir şey yok. Sadece il ile çekimi var. Il faut, il fallut, il fallait, il faudra…
Peki, neden bu böyle ve ne anlama geliyor? Falloir fiili Türkçede gereklilik anlamına gelir. İngilizceniz varsa, İngilizcede have to, has to veya should kelimeleri var ya hemen hemen onun Fransızca karşılığı gibidir. Falloir gereklilik demektir. Hani –meli, -malı anlamına gelen kelimeler. Mesela ‘bizim eve gelmelisin’. Türkçemizde olduğu gibi.
Veya dersini çalışmalısın, Fransızca öğrenmelisin, Fransızca öğrenmeliyim vs. cümleleri kurarken biz falloir fiilinden yararlanıyoruz. Ve bu falloir fiili sadece ama sadece il ile yazılır. Il faut aslında bir kalıptır. Bu kalıp kesinlikle değiştirilemez. Siz kalkıp da eğer ki bir bayandan bahsediyorsanız veya normalde diğer fiillerde olduğu gibi ne yapıyorduk biz, il yerine elle kullanıyorduk. Ama bu falloir fiili tamamen bambaşka bir fiildir. Diğer bütün fiilleri unutun bu fiili işlerken. Falloir fiili sadece il ile çekilir, başka hiçbir özneye göre çekilmez.
Il faut partir d’ici, buradan gitmek gerek diyor mesela bu cümlede.
Partir gitmek, ayrılmak anlamına gelir. De var burada de neydi? –den, –dan anlamı katıyordu. Bunu da önceki derslerimizde görmüştük ve ici burası anlamına gelir. Il faut partir d’ici dediğimiz zaman buradan gitmek anlamına gelir veya il faut finir ton repas mesela. Bir çocuğumuzla, bir ufaklıkla, bir yeğenimizle konuşurken ne deriz? Yemeğini bitirmelisin deriz. Bir gereklilik veririz karşımızdakine, bir zorunluluk gibi bir şey yükleriz. Biz bunu yapmak için Fransızcada falloir fiilini kullanıyoruz. Il faut finir ton repas, yemeğini bitirmelisin diyoruz karşımızdakine. Bu şekilde cümleleri kurmak için biz il faut kalıbından yararlanıyoruz. Bu kalıbı size öğretmeden Fransızların bunu nasıl kullandığını göstermek istemedim. O yüzden bunun da üzerinden geçmiş olduk.
Peki, bu Fransızlar il faut’ya ne yapmışlar? Fransızlar il faut’ya demişler ki zaten Fransızcada sadece il ile çekilen tek fiil bu var. Başka da bir fiil yok ve faut dediğimiz sadece bu fiil var zaten. O yüzden bu il’i hiç demeyelim biz hiç gerek yok. Zaten faut dediğimiz karşımızdaki anlar bizi demişler. Ve ne demişler, bu il faut’nun başındaki il’i söylemeyelim biz sadece faut diyelim. Yani bu cümleyi normal birisi ‘il faut partir d’ici’ diye kurar ama bir Fransız bu cümleyi size ‘faut partir d’ici’ diye okur, baştaki il’i okumaz .Veya bu cümleyi normal birisi, Fransızca öğrenen birisi veya Fransızcayı doğru şekilde kullanan birisi ‘il faut finir ton repas’ şeklinde okur ama bir Fransız gelir size bunu ‘faut finir ton repas’ diye okur. Baştaki il’i okumaz. Bu da Fransızların kullandığı bir ifadedir.
Fransızların En Sevilen Huyu
Ve son olarak aslında Fransızların en çok sevdiğim huyundan sizlere bahsetmek istiyorum. Ve Türklerin de aslında hiç sevmediğim huyundan sizlere bahsetmek istiyorum. Bir tane Fransız düşünün ve bu Fransız kalkmış Türkçe öğrenmek istiyor. Türkçe öğrenmek için Türkiye’ye gelmiş. İstanbul’u geziyor, kafelere gidiyor, yemeklerini yiyor, AVM’lere gidiyor, kütüphaneler vs. Bir şekilde orada Türkçe öğrenmek istiyor. Bir Fransız kesinlikle kimseden utanmadan gider, konuşur arkadaşlar. Çat pat Türkçesiyle gider konuşur. Türkiye’de dönerciye gider döner söyler kendine, kafeye gider kahvesini çayını söyler falan. Ama bizim Türklerde benim de fazla sevmediğim bir huy var. Bunu siz de biliyorsunuz, nedir?
Bir Avrupalı özellikle Türkçeyi bilmediği zaman Türkçeyi yarım yamalak konuştuğu zaman biz hemen dalga geçme moduna geçiyoruz. Saçma sapan şeyler öğretmeye çalışıyoruz, saçma sapan şeyler söyletmeye çalışıyoruz falan. Bizim böyle bir huyumuz var. Çok kötü bir huy tabii ki ve biz insanlara böyle yaptığımız için bizim genlerimizde, bizim beynimizde bütün dünya kendi dilini bilmeyen herkese aynısını yapıyor gibi düşünüyoruz. Peki, bunu size neden söylüyorum? Biz yabancılara bu şekilde davrandığımız için Fransa’ya sonradan gelmiş Türkler veya Fransa’da Fransızca öğrenmek isteyen Türkler ne yapıyorlar? Gidip insanlarla, Fransızlarla kesinlikle konuşmuyorlar.
Neden?
Onlar da sanıyorlar ki bizim Fransızlara, Amerikalılara, Almanlara vs. Türkiye’de yaptığımız o kötü muameleyi Fransızların da onlara yapacağını düşünerek konuşmuyorlar bizim Türkler. Bir bakıma haklılar çünkü böyle gördüler. Televizyonlarda olsun, Youtube kanallarında vs. bu şekilde yapan çok insan var arkadaşlar. Ben buna kesinlikle karşıyım. Bunun tam tersi olması gerekirdi. Birisi bizim dilimizi öğreneceği zaman onu sevgiyle karşılamamız gerekirdi. Sıfır ön yargıyla karşılamamız gerekirdi. Yanlışlarını düzeltmemiz, onlara yardım etmemiz gerekirdi.
Ama maalesef bu, bu şekilde işlemiyor Türkiye’de. Türkiye’de bu; daha fazla dalga geçme, değişik kelimeler öğretme, küfür öğretme vs. kadar gidebilecek olaylarla karşı karşıya kalabiliyoruz. Ama bu kesinlikle ama kesinlikle Fransa’da geçerli değildir. Ben burada Fransa’ya gelip 3-4 ay kaldıktan sonra güzelce Fransızca konuşabilen insanları gördüm. Neden? Çünkü bu insanlar, etraftaki insanlarla, Fransızlarla korkmadan konuşabiliyorlar. Bu çok önemli bir şey. Siz korkmadan konuşabilirseniz karşınızdaki insanlarla, sizi yargılayacağını düşünmeden konuşabilirseniz; Fransızcayı çok kolayca öğrenebilirsiniz.
Fransızların Özgüveni
Fransızların da en çok sevdiğim özelliği de şudur arkadaşlar. Fransa’da yaşayan arkadaşlarımız bilecektirler. Birisinin evine Fransız bir arkadaşı geldiği zaman, bir kız arkadaşı erkek arkadaşı veya çocuğunun arkadaşı vs., geldiği zaman o Fransız ne yapar biliyor musunuz? Gelir evdeki insanlarla Türkçe konuşmaya çalışır. Bir kelime Türkçe biliyordur, ‘Merhaba’ demeyi biliyordur; gelir herkese ‘Merhaba!’ der veya ‘Nasılsın?’ der. Kimsenin onunla dalga geçeceğini düşünmez. Gelir insanlarla konuşur, kaynaşır. Korkmadan konuşur.
Neden? Çünkü öyle görmüş, öyle büyümüştür. Sizin de bir Fransız gibi Fransızca konuşabilmeniz için; korkmadan konuşmanız lazım. Siz korkmadan konuşamazsanız gittiğiniz yerlerde vs, ‘İnsanlar beni yargılayacaklar, yanlış söylersem şöyle olur, böyle olur’ diye düşünerek yola çıkarsanız maalesef Fransızcayı öğrenmeniz yıllarınızı alacaktır. Lütfen korkmadan konuşmaya alışın. Bu çok çok önemli bir şey. Diyelim ve şurada benim yazdığım ufak bir yazıyla bitirelim arkadaşlar. ‘Siz Fransızlara bakmayın, Fransızcayı Fransızlardan bile daha iyi öğrenin!’
Fransızca cümle yapısı nasıl olmalıdır?
Şimdi sosyal medyadan sıkça sorulan soruları yanıtlayalım. Cümle yapısı nasıl olmalıdır? Fransızcada cümle nasıl kurulmalıdır diye bir soru sorulmuş, hemen cevabını verelim arkadaşlar. Bunları akademimizde olan arkadaşlarımız bilecektir zaten. Cümle yapısı nasıl olmalıdır? Fransızcada her cümleye özne ile başlarız. Özneden sonra fiil, tabii ki de özneye göre çekilmiş fiil. Sizin öznenin je ise je ile çekilmiş, tu ise tu ile çekilmiş vs. bu şekilde çekilmiş fiilimizi yazıyorsunuz ve daha sonra complément dediğimiz geri kalanını yazıyoruz. Cümle yapısı Fransızcada bu şekilde olmalıdır. Fransızcada her ‘r’ harfi ‘ğ’ diye mi okunur? Sanırım gırtlaktan mı okunur diye sordunuz. Evet, Fransızcada her r harfi gırtlaktan okunur. Fransızcada ‘r’ denmez arkadaşlar kesinlikle. Mesela ekran derken, karşımda ekran olduğu için aklıma bu geldi, Fransızlar ‘ekğan’ derler. Bu r’yi, bizim ekran dediğimiz r’yi Fransızlar ‘ekğan’ diyerek içeriden böyle –şimdi size diksiyon dersi vermek istemiyorum ama- gırtlaktan söylerler. Bizim Türkçemizde öyle geçiyor, ‘ekğan’ diye söylerler.
Fransızca anlıyorum ama konuşamıyorum!
Anlıyorum ama konuşamıyorum, ne yapmalıyım diye bir soru geldi. Güzel soru aslında bu. Az önce de değindiğimiz bir cevap olacak aslında. Tabii ki de KO-KO yöntemini kullanacaksınız. KO-KO yöntemi neydi, KOrkmadan KOnuş’tu arkadaşlar. Bunu tabii ki de ben çıkartmadım, bu KO-KO tekniği için Barış Özcan da bir video çekmişti zaten. Dilerseniz Barış Özcan’ın videosunu da Youtube üzerinden izleyebilirsiniz arkadaşlar. KO-KO, korkmadan konuş demek, az önce bahsettiğimiz şey. Eğer ki siz anlıyorsanız ama konuşamıyorsanız demek ki siz mükemmeliyetçi bir insansınız. Yani siz kendi kendinize diyorsunuz ki: ‘Ben bu Fransızcayı a’dan z’ye kadar en ince ayrıntısına kadar öğrenmeden kimseyle konuşamam.’ diyorsunuz veya karşınızdaki kişilerle konuşmaktan utanıyorsunuz arkadaşlar.
Böyle devam ederseniz maalesef bu ‘anlıyorum ama konuşamıyorum’ sorunu ömür boyu yanınızda duracak sizin.
Ama siz bir cesaret alıp, kalkıp artık konuşacağım diyerek açılırsanız dünyaya; randevularınıza kendiniz giderseniz, mağazanıza kendiniz giderseniz, kağıtlarınızı kendiniz doldurmak isterseniz veya telefon görüşmelerini kendiniz yapmak isterseniz işte bu andan itibaren siz Fransızcada çok hızlı bir şekilde ilerlemeye başlayacaksınız. Bu bir gerçek. Kendi kendinize şunu diyebilirsiniz: ‘Ya benim Fransızcam yok, ben nasıl konuşacağım telefonda?’
Çok kolay. Nasıl konuşacaksınız biliyor musunuz? Geleceksiniz bir kağıt alacaksınız ve o kağıdın içine ne demeniz gerekiyorsa hepsini yazacaksınız. Fransızlar dinlemeyi seven insanlardır. Siz telefonla bir yeri arayıp ‘Bonjour’, ‘Bonjour’ dedikten sonra karşınızdaki kişi der ki ‘Oui, ______’ Mesela sizi dinliyorum buyurun. İşte o esnada, sizin o kağıda yazdığınız her şeyi okumanız gerekir. Siz bunu yaparsanız Fransızcayı çok kısa bir sürede konuşmaya başlarsınız. Bu çok önemli. Korkmadan konuş tekniğini uygulamanızı şiddetle sizlere öneriyorum.
Fransızca konuşuyorum ama anlayamıyorum!
Ben de konuşuyorum ama karşımdakinin ne dediğini anlayamıyorum demişsiniz. O zaman çekinmeyin, karşınızdaki kişiye Fransızcayı az bildiğinizi ve mümkünse biraz daha yavaş konuşabilir misiniz diye sorun. Çekinmeyin, konuşun arkadaşlarınızla. Sizin karşınızdakine o soruyu sorabilmeniz bile; sizin aslında bu KO-KO yöntemini korkmadan konuş yöntemini ne kadar iyi yaptığınıza işarettir. Söyleyin arkadaşlar. Anlamıyorsanız anlamıyorum deyin, yavaş konuşulması gerekiyorsa lütfen yavaş konuşur musunuz diye karşınızdakine söyleyin. Bunun kesinlikle bir ayıbı yok ve siz karşınızdakine böyle söylediniz diye kimse sizi yargılamaz. Bunu kesinlikle yapın.
Fransızcada isim ve sıfat ayırt edemiyorum!
Hocam ben bir kelimenin isim, sıfat vs. halini gördüğümde ne yapsam bilemiyorum. Hatta bazen uzun cümlelerde bulamıyorum bile, demiş bir arkadaşım. Aslında size bir tavsiyem olabilir. Ben bu yöntemi bizim kapsamlı eğitimimizde de uyguluyorum. Arkadaşlarımızdan da çok güzel geri dönüşler alıyoruz. Aslında sizlere önereceğim şey şu; varsa evinizde bir tane Fransızca kitap alın, çok yüksek seviye bir kitap olmasın. Mümkünse 21. YY.da yazılmış bir kitap olsun. Yani 2000’den sonra yazılmış bir kitap olsun. Hani bizim Türkçemizde Osmanlı Türkçesi vardır bilirsiniz. Eskiden yazılmış kitapları bizim bile anlamamız çok zor oluyor. Fransızcada da aynı şekilde oluyor.
Ne kadar eski kitap alırsanız, o kadar zorlaşacaktır anlamanız.
Varsa bir tane kitap alın elinize, yoksa da zaten internette bir sürü PDF şeklinde kitap bulabilirsiniz. Ne yapacaksınız biliyor musunuz? Üşenmeyeceksiniz, o kitabı alacaksınız her cümlesini bir deftere yazacaksınız ve o cümlenin hem bütün kelimelerini çevireceksiniz tam olarak Türkçedeki karşılığını. Hem de o cümlenin içerisindeki öznedir, sıfattır, fiildir, nesnedir, edattır vs. hepsini tek tek bulacaksınız ve bunları yazacaksınız. Bu egzersizleri biz eğitimimizde çok çok yapıyoruz. Bunu kesinlikle evinizde yapmalısınız. Biraz uğraştıracak sizi, ilk başta çok zorlanacaksınız ama göreceksiniz ki bunu ilerleyen zamanlarda çok daha kolayca yapmaya başlayacaksınız. Ve öyle bir zaman gelecek ki; siz bir sayfalık kitabı önceden mesela 2 saatte çevirirken, 1 sayfayı sadece 15-20 dakikada çevirmeye başlayacaksınız. Buna emin olabilirsiniz.
Fransızca kelime ezberleme iyi midir?
Sözlük ezberlemek için ne yapmalıyız? Ezber işi aslında kişiden kişiye değişen bir şeydir. Bazı kişiler kağıda yazarak ezberlerler, bazı kişiler 2 kere 3 kere gördüğü zaman ezberlerler. Bu tamamen sizinle alakalı bir şey. Siz kendinize sormalısınız; acaba ben nasıl ezberliyorum? Nasıl ezberlediğinizi bilmiyorsanız gelin aratın arkadaşlar. Mesela testler yapın kendinize. Acaba ben hangi şekilde çalışırsam öğrenirim diye. O şekilde çalışmaya başlayarak kelime öğrenmeye başlayabilirsiniz. Bu arada biz Instagram hesabımızdan özellikle her gün yeni yeni kelimeler paylaşıyoruz. https://www.instagram.com/fransizcaogreniyorum_net/ hesabımızı da takip ederseniz orada da her gün bir sürü kelime öğrenebilirsiniz.
Fransa Belediye Dil Kursları
Fransa’da böyle güzel şeyler var arkadaşlar. Belediyenin verdiği güzel kurslar var ve gönüllü olarak giden insanlar var, Fransızlar. Fransa’ya gelen insanlara çok yardım etmek istiyorlar. Güzel kurslar oluyor bunlar, ben de biliyorum bu kursları yapan insanları. Ama bizim Türkler o kurslardan fazla verim alamıyorlar. Bunun aslında ilk sebebi kursta tek Türk olmamaları. Biz maalesef yanımızda başka bir Türk olduğu zaman falan seviyoruz böyle biraz konuşmayı, kaynaşmayı. Ne oluyor bu defa? Fransızca dersimiz kaynıyor, iyi öğrenemiyoruz. İkinci sebebi ise öğreten Fransızların, öğretmenlerin tamamen Fransız olması. Bu defa da ne oluyor, öğretmen bir şeyler öğretirken bizim Türkler olsun veya başka bir millet olsun; anlamıyoruz. Öğretmen karşımızda bir şeyler söylüyor ama hani ‘acaba ne diyor’ tamamen Fransızca konuşuyor.
Yani dersler şöyle başlıyor: Bonjour _________________.
Bu şekilde başlayacaklar. Çok güzel aslında. Biz bunu Türkçeye çevirince ‘Hoş geldiniz arkadaşlar! Bugünkü dersimizde şunu göreceğiz bunu göreceğiz.’ falan güzel şeyler söylüyorlar. Ama bizim Türkler bunları anlamadığı için, sadece Türkler de değil tabii ki. Bunun içinde Araplar var, Polonyalılar, Ruslar vs. anlamadığımız için güzel bir şekilde verim alamıyoruz. Anlamadığımız eğitimden nasıl verim alabiliriz? O da aslında düşünülmesi gereken bir şey. Bence bir dili öğrenebilmemiz için öncelikle karşıdaki, dili bize öğreten kişiyi anlamamız lazım. Ve bizim o dili doğru şekilde öğrenebilmemiz için Türkçe ile bağdaştırmamız lazım arkadaşlar. Mesela ben az önce ne dedim size, il faut’yu öğreteceğim dedim. Il faut dedik Türkçemizdeki –meli, -malı anlamı kazandırmak için kullanılır.
Ama mesela bir Fransız gelse size dese ki: Ben size il faut’yu öğreteceğim, dese. Karşınızda 5 saat konuşsa arkadaşlar, siz bunu anlamazsınız. Ya bu ne anlama geliyor, dersiniz. Neden? Çünkü o 5 saat boyunca gelecek ve Fransızca anlatacak. Fransızcada şöyle olur, Fransızcada şöyle kelimeler var. O size her anlatmaya çalıştığında sizin karşınıza daha önce hiç duymadığınız yeni kelimeler çıkacak ve siz yine onun anlattığını anlamayacaksınız. O yüzden imkanınıza varsa Fransızcayı, sizin dilinizi bilen sizin gibi konuşan sizden olan birisinden öğrenin arkadaşlar. Bu şekilde çok daha kolayca ve hızlıca öğrenebilirsiniz.
Fransızcayı Evde Öğrenmek
Ben evde kendim öğreniyorum ama düzensiz. Ne önerirsiniz? Çok vakit harcıyorum, çok istekliyim ama düzensizlik var. Evet, bu düzensizlik çok önemli aslında. Bir seviyeden başlayıp diğer büyük seviyelere doğru çıkmak lazım arkadaşlar. Yani burada önerebileceğim aslında çok fazla bir şey yok. Online eğitimler var, onları alabilirsiniz veya bizim Fransızca eğitimimize katılabilirsiniz. Orada biz en düşük seviyeden başlayıp sizleri en yüksek seviyeye kadar çıkarıyoruz.
Fransızca B2 kaç günde biter?
B2 düzeyini bitirmek için günlük ortalama 3 saatten ne kadar sürede ulaşılır, demişsiniz. Çok çalışıyorsunuz, günde 3 saat gerçekten B2 için çok fazla arkadaşlar. Yani Fransızcayı sizin doğru şekilde öğrenebilmeniz için aslında size 1 ay yeter arkadaşlar. Siz 1 ayda Fransızcayı doğru şekilde öğrenebilirsiniz aslında. Ama tabii ki de yöntemlerinizin doğru olması lazım.
İsviçre Fransızcası ile Fransa Fransızcası farklı mı?
İsviçre Fransızcası ile Fransa Fransızcası farklı mı, demişsiniz. Hayır, farklı değil ve Fransızca evrensel bir dil. Bütün dünyada Fransızca, Fransızca gibi konuşulur. Ama şöyle bir fark var; bizim Türkçemizde nasıl oluyor? Doğu şivesi var, batı şivesi var, Karadeniz şivesi var, Trakya şivesi var. Fransızcada da aynı bu şekilde şiveler var arkadaşlar. Fransa’nın kendi içinde de şiveler var. Mesela Fransa’nın Bretagne bölgesindeki yani kuzey tarafındaki şivesi ile Paris tarafındaki bölgenin şivesi tamamen farklı şiveler. Yani siz ikisini de duyduğunuz zaman ‘Ya bunun hangisi Fransızca konuşuyor?’ kendi kendinize sorabilirsiniz. Çünkü gerçekten çok farklı konuşma şekilleri var. Aynı şekilde bir Fransız Fransızca konuşmasıyla bir Belçikalının bir İsviçrelinin veya bir Kanadalının Fransızca konuşması aynı olmuyor arkadaşlar. Yani Fransızca olarak kesinlikle aynı ama telaffuz farklılıkları var. Bu da aslında bir farklılık değil, sadece sizin oturduğunuz yere göre biraz kulağınızın alışması gerekiyor.
Eğer bu yazımız size değer kattıysa daha fazlası için https://fransizcaogreniyorum.net/online-fransizca-kursu/ eğitim programlarımıza katılmanızı tavsiye ederim. Bir sonra ki blog yazımızda görüşmek üzere…