Bugün bu saat itibariyle Fransızca seviyeniz iyi olsaydı, Fransızca konuşabilseydiniz hayatınız nasıl değişirdi?
Hayatınız nasıl olurdu?
Sorularınızı cevaplayacağım.
Fransızca öğrenmek istiyorsanız öncelikle Fransızca seviyenizi bir ölçün. Her ne kadar Fransızcam sıfır deseniz de Fransızcanızı bir ölçün arkadaşlar. Fransızca seviyenizi ölçmeniz için bizim web sitemizde zaten bir Fransızca seviye testi var.
https://fransizcaogreniyorum.net/fransizca-seviye-testi/ bu linke tıklayarak Fransızcanızı ölçebilirsiniz. Buraya girdiğiniz zaman Fransızcanızı test edebilirsiniz. Eğer ki seviyeniz Fransızcada A1 veya A2 çıkarsa demek ki siz hala alt seviyelerdesiniz arkadaşlar. Fransızcayı öğrenmeye sıfırdan başlamanız lazım. Bizim size Fransızcayı öğreten 2 tane eğitimimiz var.
Sizin ‘Fransızca biliyor olsaydınız hayatınız nasıl değişirdi’ sorumuza verdiğiniz yanıtları yazacağım.
Bunları yazdıktan sonra da size neden böyle bir soru sorduğumu anlatacağım. Bu soruyu sormamız da tabii ki boşuna değil arkadaşlar. Bunu da size anlatacağım. Fransızca bilseydiniz hayatınız nasıl değişirdi?
Kimseye muhtaç olmazdık dil yüzünden ve kendi ayaklarımın üstünde durup, kendi işimi kimseye ihtiyaç duymadan yapardım, denmiş. Bu cevap çok geldi arkadaşlar. Tabii ki de Fransa’ya sonradan gelen çok fazla insan tanıyorum ve en ufak bir telefon görüşmesinde bile; komşuya gidiyorlar, akrabaya gidiyorlar. Bizim Türkçemizde bir laf vardır; ağır eğmek diye. Ağızlarını eğerek yardım istiyorlar. Karşıdaki kişi bir yardım ediyor, iki yardım ediyor, üçüncüde bıkıyor ya da bıkmasa bile biz öyle hissediyoruz çünkü bu insanlık hali arkadaşlar.
Bir kişiden bir tane şey istersiniz, iki tane istersiniz, üçüncüde artık çekinmeye başlarsınız ve artık dersiniz ki; ben karşılığında bir şey vermiyorum bu kişiye, ne yapabilirim diye. Böyle kendini suçlamaya başlıyor insan, bu suçluluk duygusu gerçekten çok kötü bir duygu aslında. Bunu yaşamamanız için evet Fransızca bilseydiniz bunu yaşamayacaktınız.
Bana konuşulanların cevabını verebilirdim, kendimi savunabilirdim ve anlatabilirdim, denmiş.
Evet, çok doğru bir şey. Fransız sinemasını kendi dilinden izlerdim. Doğru tabii ki de izlerdiniz. Fransız sinemasının çok değerli filmleri var arkadaşlar. Her ne kadar son zamanlarda çok güzel filmler çıkarmasalar da Fransız sinemasının eski filmleri çok güzel ve değerli oluyor. Bunları kendi dilinden izlemek ise insana ayrı bir zevk katıyor. Harika bir duygu olurdu denmiş, evet çok katılıyorum.
Arkamdan gülenler olmazdı çok az biliyorum, denmiş. Bu suçluluk duygusunu, bu kötü duyguyu yaşayanlar da var arkadaşlar okuduğum sizin cevaplarınızın arasında. Yüzüme gülüyorlar ama arkamdan konuşuyorlar gibi cevapları çok fazla yazmışsınız. Evet, Fransızca bilseydiniz belki de o insanlara muhtaç olmayacaktınız ve belki de arkanızdan konuşmanıza izin vermeyecektiniz arkadaşlar. Fransızcayı çok iyi bilip yardım etmeyen insanlar var, onlar gibi olmazdım, yardımcı olurdum, denmiş.
Bence; şu anda Fransızca bilmemenizin en büyük avantajı bu arkadaşlar.
Siz şu anda Fransızca bilmiyorsunuz ve 1 ay sonra Fransızca öğrendiğiniz zaman Fransızcayı bilmeyen kişilerin halinden anlayacaksınız arkadaşlar. Hangi durumda olduklarını bileceksiniz ve onlara yardım etmek için elinizden gelen her şeyi yapacaksınız arkadaşlar. Bence Fransızca bilmemeniz en büyük, belki de tek avantajı budur.
Apartmanda tek Türküm ve hiç Türk yok, eğer Fransızca bilseydim yalnız kalmazdım, denmiş. Bence bu çok büyük bir4 kayıp değil arkadaşlar gerçekten. Mesela ben Bordeaux’da oturuyorum, Bordeaux’nun çok sevdiğimiz bir şehri var ___. ___’da sadece Türk var. Markette Türk, gözlükçüsü Türk, her şeyi Türk arkadaşlar. Böyle bir yerde yaşadığımız zaman da bizim Fransızcayı öğrenesimiz gelmiyor. Çünkü etrafımızdaki herkes Türk, bu defa da ihtiyacımız kalmıyor. Öğrenmeye de gerek yok diyoruz ve orada belki de 20-30 yıl önce gelmiş insanlar var ama hala öğrenmemişler. Niye? Çünkü onlara göre gerek yok.
Bence apartmanda Türk olmaması bir avantaj olmalı, dezavantaj değil.
____’da değil de kendime ait bir ofiste, odada çalışırdım herhalde, denmiş. Bu da çok güzel bir cevap ve bunu çok tasdik ediyorum arkadaşlar. Fransa’ya sonradan gelen beyefendilerin %49’u inşaatta çalışıyorlar, kalan %50’si restoranda, barda çalışıyorlar arkadaşlar. Geri kalan %1’i de başka işlerde çalışıyorlar arkadaşlar ama %1 çok az bir rakam. Ama b u sizin suçunuz değil. Çünkü siz Fransa’ya sonradan geliyorsanız ve Fransızcanız yoksa maalesef mesleki alanlar çok dar oluyor sizin için. Ya inşaat ya kebap.
Bundan başka çare yok arkadaşlar, yani şu anlık Fransızca bilmeyenler için başka çare yok. Onun dışında, kendime ait bir odada çalışırdım denmiş. Evet, çok güzel olurdu hatta böyle bir şey olsaydı. Fransa’ya sonradan gelen ve sonradan çok güzel bir meslek sahibi olan arkadaşlar da var. Mesela mimar olan arkadaşlarımız var, mühendis olan arkadaşlarımız var. ama buraya geldikten sonra inşaatta çalışıyorlar arkadaşlar. Niye? Fransızcaları olmadığı için. Gerçekten çok büyük bir kayıp.
Nasıl mı olurdu? Şu anda en büyük hayalim bu. Şu anda turist seviyesinde konuşuyorum. İnşallah geliştirebilirim kendimi denmiş. İnşallah arkadaşlar. Hayal olmazsa aksiyon da olmaz. Mesleğimde daha iyi olurdum ve bildiklerimin üzerine yenilerini eklerdim denmiş. Çocuğum okula gittiği için öğretmenleriyle daha rahat konuşabilirdim, o şekilde daha iyi olurdu, denmiş. Evet, bu da çok büyük bir eksiklik arkadaşlar. Çocuklarımızı okula gönderiyoruz ve Fransızlar şunu seviyorlar:
Aileler gelsin öğretmenleriyle konuşsunlar.
Çocuklarıyla ilgili öğretmenler ne düşünüyorlar. Notları nasıl olacak vs. bunları öğrenmeniz çok önemli arkadaşlar. Bu şekilde ve bu amaçla da öğretmenle konuşmanız da gerçekten çok önemli. Bir de şu etkisi var bence; bir çocuk olduğunuzu düşünün ve anne babanızın Fransızca bilmediğini düşünün. Siz okula gidiyorsunuz, okulda kötü şeyler yapıyorsunuz, derslerinizi yapmıyorsunuz, arkadaşlarınızla iyi geçinmiyorsunuz aranız kötü. Ama sizin anne babanız gelip öğretmenle konuşamadığı için öğretmene sizin durumunuzu soramadığı için siz kendinizi hep bu rahatlıkta hissediyorsunuz arkadaşlar.
Nasıl olsa benim annem babam anlamıyorlar öğretmeni, ben de istediğim şeyi yaparım. Hiçbir zaman benim ne yaptığımı öğrenemeyecekler diye bir fikre kapılıyorsunuz arkadaşlar. Bir çocuk olsaydınız emin olun bu fikre kapılırdınız arkadaşlar. Çocuklar maalesef böyle arkadaşlar. İlgilenmediğimiz zaman kendilerini çok rahat hissediyorlar. Bu sadece Fransa’da böyle değil, Türkiye’de de gidip çocuklarımızla ilgilenmediğimiz zaman çocuklar maalesef kötü yerlere gitmeye başlıyorlar. Dersleri iyi olmuyor, arkadaşlarıyla arası iyi olmuyor, okulda kaçıyorlar bizim haberimiz bile olmuyor, neden? Çünkü ilgilenmediğimiz için. Fransa’da bu artık farklı bir boyuta geliyor arkadaşlar, ilgilenemiyoruz istesek de. Çünkü Fransızcamız yok.
İş bulmam kolay olurdu ve eve gelen kağıt kürek işlerini hallederdim denmiş arkadaşlar.
Fransa’da yaşıyorsanız kağıtlarla barışık olmanız gerekiyor arkadaşlar. Çünkü Fransa’nın her şeyi kağıttır. Fransa’ya geldiğin andan itibaren kağıtları almaya başlarsınız evinize ve o kağıtlar o kadar çok birikir ki dağ olur arkadaşlar. Ve bu kağıt işleriyle ilgilenmek çok yüksek bir seviye Fransızca ister arkadaşlar. Bu konuyla alakalı bilgi ister arkadaşlar. Maalesef Fransızcamız olmadığı için kağıt işleriyle ilgilenemiyoruz ve kağıtlarla ilgilenmediğimiz zaman aslında çoğu şeye de geç kalıyoruz. Çoğumuz oturumunu içeri vermeyi unutuyor, çoğumuz yanlış dosyalar yapıyorlar, çoğumuz zamanında yapmıyorlar bu dosyaları zamanında evine gelen mektubu anlamadığı için yapamıyorlar.
Daha özgür ve kaliteli yaşardım denmiş. Çok doğru. İş teklifi aldım ama Fransızcam yeterli gelmedi ve işe kabul edilmedim, denmiş. Çok kötü bir durum arkadaşlar. Bunu bir baba olarak düşünüyorum. Fransa’ya gelseydim ve Fransızcam olmadığı için işe girmem engellenseydi gerçekten kendimi çok kötü hissederdim herhalde. Aslında bir suçluluk duygusu gelirdi, Fransızcam yok ve işe gidemiyorum, benim Fransızcam olmadığı için çocuklarım daha rahat bir hayat süremeyecekler, kendilerine daha rahat bir gelecek hazırlayamayacaklar diye suçluluk duygusuna girerdim arkadaşlar.
Bilseydim bugün oğlumu Türkiye’de bırakmak zorunda kalmazdım denmiş.
Tam olarak durumunuz nedir bilmiyorum ama oğlunuzu Türkiye’de bırakacak kadar etkisi varsa Fransızcanın, diyecek laf bulamıyorum. Doktor olurdum denmiş. Kolayca ev bulabilir ve taşınabilirdim denmiş. Fransa’ya yeni taşındık ve hiç Fransızca bilmiyorum ve kendimi dilsiz gibi hissediyorum bu çok zor, denmiş. Çok iyi anlıyorum sizi arkadaşlar.
Aslında biraz daha uzun olacak bir yorum var arkadaşlar. Çok beğendim ben bu yorumu. Bu yorumu bize gönderen Afrika’da Senegal’de yaşayan bir takipçimiz. Yorumu size yazmak istiyorum arkadaşlar: Eğer Fransızcam iyi olsaydı onlarla çok daha iyi iletişim kurabilirdim ve daha yakın davranabilirdim. Buradaki insanlar ilk defa beyaz birine baktığında çok çekimser duruyorlar ama siz ona yaklaşık ‘nasılsınız’, ‘iyi günler’ deyip gülümserseniz her şey çok güzel oluyor. Bu açıdan eğitiminizi çok önemsiyorum. En kısa zamanda alacağım.
Çok az Fransızca ile onlarca Kameronlu dost edindim.
Eğer Fransızcam çok iyi olsaydı benim için burası çok başka bir yer olurdu, denmiş takipçimiz. Benim bu eğitimi yapmamın ilk amacı Fransa’ya sonradan gelen ve Fransızcayı öğrenmek için zamanı olmayan, imkanı olmayan insanlara yardım etmekti. Sonrasında öyle bir şey oldu ki şu anda bu yazıyı bize yazan kişi Afrika Senegal’de. Bir önceki yazıyı yazan kişi Amerika’da. Ondan önceki yazıyı yazan kişi İran’da oturuyor arkadaşlar. Dünyanın her yerindeki Türkçe konuşan herkese Fransızca konuşmayı öğretecek bir eğitim yaptığım için gerçekten çok mutluyum.
Bu yorumları yazdık ve şimdiye kadar yazdığım bu yorumların en az 1 tanesinde kendinizi görmüşsünüzdür arkadaşlar. Siz de en az 1 tanesini yaşıyorsunuzdur. Peki, ben size bu soruyu neden sordum arkadaşlar? Aslında işin anlaşılması gereken kısmı bu. Ben size bu soruyu neden sordum, çok önemli bu kısım. Benim size bu soruyu sormamın amacı; ne olursa olsun -şu anki konumuz dil öğrenmek olduğu için dil, Fransızca dili üzerinden gidelim- Fransızca öğrenmek istiyorsanız arkadaşlar; önemli olan ilk ve en önemli şey:
Fransızcayı öğrendikten sonra hangi durumda olabileceğinizi görmek.
Bu çok önemli arkadaşlar. Ben şimdi Fransızca öğreneceğim ama Fransızca öğrendikten sonra ne olacağını bilmiyorum, ne olur, diyorsanız arkadaşlar öğrenemezsiniz. Maalesef öğrenemezsiniz. Niye öğrenemezsiniz biliyor musunuz? Çünkü kendinizi motive edeceğiniz, kendinize ‘bunu yapmazsan bu hayale asla ulaşamazsın’ diyebileceğiniz bir hayaliniz asla yok demektir. Hayaliniz yoksa motive olamazsınız, motive olamazsanız çalışamazsınız, çalışamazsanız öğrenemezsiniz arkadaşlar. Bunlar hep birbiriyle bağlantılıdır. Ve bu bana yazdıklarınız sizi en çok motive eden şeyler.
Fransızca öğrenirken ilk sormanız gereken soru şu; ben bugün Fransızcayı öğrenirsem bundan iki ay sonra Fransızca konuştuğum zaman benim bugüne göre hayatım nasıl değişecek? Bunun cevabını vermiş olmanız lazım arkadaşlar. Bunun cevabını verebilirseniz siz Fransızca öğrenebilirsiniz. Fransızca sizin hayatınızı ne kadar çok değiştirirse, Fransızca öğrenmeniz o kadar güçlü ve hızlı olacaktır arkadaşlar. O yüzden arkadaşlar amaç belirlemek çok önemlidir. Bir amacınız varsa o amaç üzerine artık bir yol çizmeniz gerekir. Amacınız olduktan sonra yol çizmek çok kolaydır arkadaşlar. Ve ben çevremdeki herkese her zaman şunu söylüyorum: hayatınızda öyle kararlar verin ki, bugün öyle bir karar alın ki 1 yıl sonra bugünü düşündüğünüz zaman ‘iyi ki bu kararı almışım’ deyin arkadaşlar.
Bu karar çok önemlidir ve hayatınızda hata yapmaktan asla korkmayın.
Hata yapmaktan korkarsanız girişimcilikte asla bulunamazsınız arkadaşlar. Hata yapmaktan asla korkmayın. Hata yapa yapa öğreneceksinizdir. Edison ampulü bulana kadar -tam olarak sayısını bilmiyorum ama- bin kere o ampulü patlattı arkadaşlar ve 1001. Seferinde o ampulü bulmayı başardı ve kendisine sorulduğu zaman 1000 kere yapmayı başaramadınız diye sorulmuş. Ve Edison’un o soruya verdiği cevap gerçekten çok güzel. Kendisi dedi ki; ben 1000 kere başaramadım değil, 1000 kere bu ampulün nasıl yanmayacağını öğrendim, cevabını vermiş arkadaşlar. Aslında tarih yazan bir cevap bu. Bu cevap her zaman aklınızda olursa arkadaşlar; hayatınızda attığınız adımları çok daha sağlam ve kendinize güvenerek atarsınız.
Hepimizde bu öğrenme potansiyeli var, hocam tek ihtiyacımız olan kendimize ciddi anlamda güvenmemiz diye düşünüyorum, denmiş. Gaza gelmeyin arkadaşlar, motive olacaksınız. Motive olmazsanız başaramazsınız arkadaşlar. Gaza gelirseniz 1 saat sonra gaz sönecektir ama motive olursanız Fransızca öğrenene kadar bu motivasyon asla bitmeyecektir arkadaşlar. Motivasyon çok önemlidir. Bu bazen önemini yitirebiliyor, kaybedebiliyoruz bazen kendimizi. Ders çalışırken veya eğitim videosu izlerken aklımız başka yerlere vs. gidiyor olabilir. Bunun için de size şunu önerebilirim: Bir kağıda ne yapmanız gerektiğini ve Fransızcayı öğrendikten sonra hayatınızın nasıl değişeceğiniz yazın arkadaşlar. Ve bu kağıdı çalışma masanıza yapıştırın. Çalışma masanızın üstünde olsun ve ne zaman motivasyonunuz düşerse o kağıda bakın arkadaşlar. O kağıt size motivasyonunuzu tekrar geri kazandıracaktır.
Pratik yapmak da şart, Fransız biriyle konuşmak birebir, denmiş.
Haklısınız. Ben bu pratik yapmayı eğitimimize çarşamba akşamları yaptığımız konuşma toplantılarıyla kapatmaya çalışıyorum arkadaşlar. Aslında ben istiyorum ki; bizim eğitimimize katılan öğrencilerimiz eğitimimizin yanında başka hiçbir şeye ihtiyaç duymadan Fransızcayı öğrensinler. Ne bir kitap ne bir fiziksel eğitim ne de başka bir şey arkadaşlar. Sadece bizim eğitimimizin size Fransızcayı öğretmeye yetsin. Benim tek isteğim bu arkadaşlar.
Ve bu istek doğrultusunda siz her ne kadar eğitim videolarımızı beğenseniz de her ne kadar eğitimden yüksek verim alsanız da ben bu kadarını istemiyorum arkadaşlar ve size her zaman daha fazlasını vermek istiyorum. O yüzden her eğitim videosunda anlatılan konuyu özet alan bir yazı ekliyorum arkadaşlar her eğitim videosunun altına. Bu yazıların çok işinize yarayacağına inanıyorum ve biliyorum ki bazı öğrencilerim video ile anlamayı seviyorlar ve daha iyi anlıyorlar, bazı öğrencilerim ise okuyarak anlamayı daha çok seviyorlar. Böylelikle iki türlü öğrencimize de hem okuyarak hem de anlatarak öğretmiş oluyorum aslında. Bunu tamamen sizler için yapıyorum, sizler daha iyi verim alın diye.
Biz eğitimlerimizde sizlere zaman özgürlüğü tanıyoruz arkadaşlar. Mesela kalkıp da size ‘bu akşam saat 7’de eğitimimizde passé composé konusu işlenecektir. Herkes saat 7’de eğitime bağlansın’ diye bir şey yok arkadaşlar bizim eğitimimizde. Bizim eğitimimizde siz tamamen zaman özgürlüğüne sahipsiniz. İstediğiniz zaman eğitime bağlanıp, istediğiniz kadar çalışabiliyorsunuz. Bu özgürlüğü size verebilmek için zaten bu eğitimi kurduk. O yüzden hani zaman bence sizler için bir bahane olmamalı arkadaşlar.