Bugünkü yazımızda Fransızcanın A2 seviyesinde olan bir ses kaydını dinleyeceğiz. Daha sonra bu ses kaydı üzerinde bir dikte çalışması yaparak duyduğumuz her şeyi not alacağız. Tabii ki de bununla kalmıyoruz. Not aldığımız her şeyi parçalarına bölerek sizlere öğretiyor olacağım. Yine çok verimli ve çok eğlenceli bir ders olacak.

Fransızca A2 Seciye Dikte Çalışması

Bu yazımızın sonunda Fransızcanın A2 seviyesine geldiğiniz zaman hangi kuralları öğreneceğinize ve hangi zamanlarda cümleler kurabiliyor olacağınızı görmüş olacaksınız. A2 seviyesine geldiğiniz zaman Fransızcanın geçmiş zamanlarını ve gelecek zamanlarını görmüş oluyorsunuz. Tabii ki de hepsini görmüyorsunuz arkadaşlar. Çünkü Fransızcada çok fazla zaman bulunmakta. Sadece geçmiş zamanın en temellerini ve gelecek zamanın ise en temellerini görmüş oluyorsunuz.

Aynı şekilde gramerlerde de yine Fransızcanın temelinde bulunan ama A2 seviyesinde sizlere öğrettiğimiz bazı kuralları görmüş oluyorsunuz. Eğer ki bu dersimizden yüksek verim almak istiyorsanız sizlere önerim; Fransızca çalışma defterinizi almanız ve benimle birlikte bu çalışmayı yapmanız arkadaşlar. Eğer ki eğitimlerimize katıldıysanız biliyorsunuz ki biz size eğitimlerimizde Fransızcanın en az A2 seviyesine çıkartıyoruz. Eğitimlerimize katıldıysanız bu yaptığımız çalışmadan çok iyi verim alacağınıza inanıyorum. Ve benimle birlikte bu dinleyeceğimiz dikte çalışmasını çok kolayca anlayabileceğinize eminim.

Arkadaşlar eğer ki bu çalışmadan benimle birlikte yüksek verim almak istiyorsanız sizden isteyeceğim bir şey var. Sizler her cümleyi duyduğunuzda bu ses kaydını durdurun ve duyduğunuz cümleyi defterinize not alın. Daha sonra ses kaydını geri çalıştırın ve yine ses kaydında duyduğunuz diğer cümleyi de not alın. Ve sonrasında ise benimle birlikte kontrol edin, yüksek verim alabilmiş misiniz veya ne kadar çok doğru yapmışsınız. Öncelikle hep beraber bu ses kaydını dinleyelim ve sonrasında bu ses kaydını parçalarına bölelim. Dinliyoruz. —ses—

Eğer ki şu anda A2 seviyesindeyseniz veya bizim eğitimlerimize katılıp A2 seviyesini bitirdiyseniz bu dinlediğiniz ses kaydının tümünü anlamışsınızdır.

Anladığımız kadarıyla neymiş?

Bunu anlatan kişi günlüğüne yazı yazmış ve bu yazıyı okuyor bize. Başından geçen olayları anlatıyor. Bugün başından neler geçmiş ve yarın yapacağı şeyleri anlatıyor bize. Şimdi hep birlikte bunları cümle cümle dinleyelim ve parçalarına ayıralım. İlk cümleyi dinleyelim. —ses—

Mon journal intime, diye başlıyor. Journal intime Fransızcada günlük demektir arkadaşlar. Hani biz gençken yazardık, hatta aranızda hala yazan vardır. Günlük yazardık, o gün ne yaşadıysak yazardık. Hatta kilidi falan olurdu, biliyorsunuz. Hatta bir zamanlar herkes doğum günlerinde birbirine hediye alırdı, çok güzeldi. Bunun Fransızcası journal intime oluyor. Bunun Türkçesi günlük demektir. Daha sonra burada size göstermek istediğim bir kural var. Bu kural ‘mon’dan geliyor. Mon Fransızcanın adjectif possessif konusundan gelmektedir. Adjectif possessif demek; benim, senin, onun derken yani sahiplik bildiren kelimeler anlamına gelmektedir adjectif possessif. Biz mon dediğimiz zaman, mon diyeceğimiz kelimenin Masculin olması lazım. Eğer ki Féminin bir kelimeden bahsediyorsak ma dememiz gerekiyor. Bu da uzun bir konu zaten. Bizim eğitimlerimizde yer verdiğimiz bir konu. Devam edelim. —ses—

Aujourd’hui j’jai vécu beaucoup de choses intéressantes, diyor. Şimdi bu cümleyi çevirelim arkadaşlar birlikte. Aujourd’hu Fransızcada ‘bugün’ anlamına gelmektedir.

Burada bir zamanımız var.

Bu zamanımız geçmiş zaman yani passé composé zamanıdır. Yani vivre fiilinin passé composé’de çekimidir. Vivre yaşamak demektir. Aujourd’hui j’jai vécu dersek, bugün yaşadım anlamına geliyor. Ve bugün bize neler yaşadığını anlatacak galiba. Ne yaşamış? Beaucoup de choses intéressantes, intéressantes zaten Türkçemizde de aynı. Intéressantes demek enteresan demektir. Beaucoup de choses derken; choses da Fransızcanın çok kullanılan bir kelimesidir. Bunun Türkçedeki anlamı da ‘şey’dir. Beaucoup de choses dersek; çok şey demiş oluyoruz. Aujourd’hui j’jai vécu beaucoup de choses intéressantes, bugün çok enteresan şeyler yaşadım diyor. Dinleyelim bakalım neler yaşamış. —ses—

Je suis allée faire les courses au magasin dedi. Burada aller fiilinin yine passé composé çekimi var arkadaşlar. Geçmiş zaman çekimi var burada. Aller ‘gitmek’ anlamına gelir. Je suis allée derken ‘gittim’ anlamına gelmektedir ve burada dikkat etmenizi istediğim bir şey var. Biz eğer ki geçmiş zamanda bir cümle kuruyorsak ve cümle kurduğumuz fiilimiz être fiiliyle çekilen bir fiilse; bu fiilimiz özneye göre ek almaktadır. Bu şekilde teorik olarak söylediğim zaman sizlere ağır gelebilir arkadaşlar.

Nedir bu? Az da olsa üzerinde durmak istiyorum. Şimdi mesela ‘aller’ fiili Fransızcanın geçmiş zamanda yani passé composé’de çekilirken être fiiliyle çekilmesi gereken bir fiildir. Yani mesela ben gittim derken j’ai allée diyemeyiz. Bu yanlıştır. Ben gittim derken ‘je suis allée’ dememiz gerekiyor. Bu Fransızcanın kurallarından birisi. Ama eğer ki bu cümleyi kuran kişi bir erkekse ‘allé’ şeklinde yazmamız lazım. Ama bu cümleyi kuran kişi bir bayansa allé fiilinin sonuna bir tane daha e eklememiz gerekiyor.

Yani bizim diktesini dinlediğimiz bu kişi bir bayan olduğu için;

burada diktesini yazarken ‘allée’ yazıyoruz arkadaşlar ve sonuna bir e ekliyoruz. Je suis allée, gittim. Ne yapmaya gitmiş? Faire les courses au magasin, mağazaya alışveriş yapmaya gitmiş. Faire les courses bir kelime bütünüdür ve Türkçesi ‘alışveriş yapmak’ demektir. Bunu çoğu zaman acheter fiiliyle karıştırıyorsunuz. Acheter fiili satın almak demektir, faire les courses ise alışveriş yapmak demektir. İkisi farklı fiiller. Au magasin ise mağaza anlamına gelmektedir, magasin mağaza demektir. Devam edelim bakalım ne diyor? —ses—

Nais j’avais oublié, on est le premier mai, diyor. Yine enteresan bir cümle var burada. Mais Türkçemizdeki ‘ama’ kelimesinin karşılığıdır. Ne olmuş? J’avais oublié, burada yine geçmiş zamanda kullandığımız ama passé composé’den farklı bir zaman var karşımızda. J’avais oublié derken bu zaman bir Plus-que Parfait zamanıdır. Yani Türkçemizde ‘unutmuştum’, ‘görmüştüm’ diyoruz. Passé composé ile Plus-que Parfait’nin farkını anlamanız için şu iki cümlenin farkını anlamanız lazım. Unuttum passé composé, unutmuştum ise Plus-que Parfait. Bu ikisi farklı zamanlardır. Burada biz plus-que parfait zamanı kullanıyoruz. J’avais oublié derken unutmuştum diyor.

Neyi unutmuştum?

Le premier mai diyor, le premier mai 1 Mayıs demektir. Burada da bir kural var karşımızda. Bir tarih söylerken eğer ki ayın birinden bahsediyorsak ayın biri demeyiz. Mesela ____ demeyiz arkadaşlar. On est le premiere mai deriz. Ama ayıın birinden farklı bir tarih söylüyorsak o zaman rakam olarak ifade etmeliyiz. Mesela ayın ikisi diyeceksek, 2 mayıs diyeceksek; on est le le deux mai deriz. Ama 1 Mayıs diyeceksek on est le un mai demeyiz arkadaşlar, on est le premier mai dememiz gerekiyor.

Premier kelimesinin anlamı ‘birinci’ demektir ama burada tarih ifade ettiğimiz için on est le premier mai dediğimiz zaman; ayın 1’i bugün diyor. Nais j’avais oublié, on est le premier, ama unutmuştum bugün bir mayıs diyor. 1 Mayıs ne arkadaşlar? İşçi bayramı. Fransa’da da, belki de dünyanın her yerinde çok büyük ihtimalle işçi bayramı olarak kutlanıyor ve her yer kapalı oluyor maalesef. Bugün şansı yokmuş. Mağazaya gitmiş ama mağaza kapalı. —ses—

Tout est fermé aujourd’hui, diyor arkadaşlar. Tout ‘her şey’ demektir. Tout est fermé dediğimiz zaman her şey kapalı anlamı katıyor arkadaşlar cümleye. Tout est fermé aujourd’hui, her şey kapalı diyor. Her şey veya her yer, ikisi de aynı anlama gelmektedir Fransızcada. Devam edelim. —ses—

Bref, je voulais faire un gâteau au chocolat! Bref Fransızların çok kullandığı bir kelimedir. Neyse olarak geçebilir Türkçemize. Tam olarak ‘neyse’ değil ama bundan daha iyi nasıl ifade edilir bilmiyorum. Je voulais faire un gâteau au chocolat diyor burada. Burada yine geçmiş zamanda kullanılan bir kelime var ama dikkat edin bu kelime ne passé composé’de kullanılmış ne de plus-que parfait’de kullanılmış. Bu kullanılan kelime Fransızcanın Imparfait kelimesi.

Imparfait zamanında kullanılmış voulais.

Voulais, vouloir fiilinden gelmektedir. Vouloir ise ‘istemek’ demektir. Şimdi şu ana kadar 3 tane geçmiş zaman gördük. Passé composé, plus-que parfait ve imparfait zamanını gördük. Şimdi passé composé unuttum, plus-que parfait unutmuştum, imparfait ise unutuyordum anlamına gelmektedir arkadaşlar. Yani burada istiyordum diyor. Ne yapmak istiyormuş? Je voulais faire un gâteau au chocolat, çikolatalı bir pasta yapmak istiyordum diyor. Gâteau au chocolat çikolatalı pasta anlamına gelmektedir. Devam edelim. —ses—-

J’ai fait le tour de tous les magasins de la ville, mais sans succès, dedi. Yine karşımızda bir passé composé zamanı var. J’ai fait derken faire fiilini yani yapmak fiilini geçmiş zamanda yazmışız dikkat edin. Bakın, faire fiilini geçmiş zamanda kullanırken avoir fiilini kullanıyoruz j’ai kullanıyoruz. Ama aller fiilini (gitmek fiilini) geçmiş zamanda kullanırken ‘je suis allè’ diyoruz. Gördünüz mü farkı? Bu Fransızcada passé composé zamanında işlenen kurallardan bir tanesidir.

Şimdi ne yapmış?

J’ai fait le tour de tous les magasins de la ville. Tour yine Türkçemizdeki ‘tur’ anlamına gelmektedir. Her tarafta tur yaptım diyor. Nerede tur yapmış? De tous les magasins de la ville, şehrin bütün mağazalarında tur attım diyor. Mais sans succès, mais ama demekti. Sans succès ise başarısız anlamına gelir. Succès başarı demektir, sans succès başarısız anlamına gelir. Sans -sız ya da -siz anlamını katar. Başarısız, evsiz, arabasız derken sans kelimesini kullanırız arkadaşlar. Devam edelim. —ses—

Je pense que je dois attendre jusqu’à demain matin. Je panse que, Türkçemizdeki ‘düşünüyorum ki’ veya ‘sanırım’ anlamına gelmektedir. Panser fiilinden gelmiştir ve panser sanmak demektir. Sanırım ki je dois attendre jusqu’à demain matin. Dois ise devoir fiilinden geliyor. Devoir fiili cümleye zorunluluk katar. Je pense que je dois attendre derken; sanırım beklemem gerekiyor anlamına geliyor. Attrendre beklemek demektir. Jusqu’à ise yine Fransızcanın çok kullanılan bir kelimesidir. Jusqu’à -e kadar veya -a kadar anlamı katar cümleye. Jusqu’à demain matin, yarın sabaha kadar. Yani bu cümlenin anlamı nedir? Sanırım yarın sabaha kadar beklemem gerekiyor, anlamına geliyor. Devam edelim. —ses—

Demain, je vais aller au magasin pour acheter mes ingrédients. Şimdi geçmiş zamanı bıraktı arkadaşlar. Demain diyor yani yarından bahsediyor. Yarından bahsederken artık biz gelecek zaman kullanıyoruz. Demain yarın demekti. Je vais aller derken burada kafanız karışabilir. Aller gitmek demektir, vais de aller fiilinin je ile çekimidir. Yani ben burada ben gidiyorum gitmek değil arkadaşlar. Bu Fransızcanın başka bir zamanıdır, bu Fransızcanın Futur Proche zamanıdır.

Yani yakın gelecek zaman zamanıdır.

Je vais aller derken ‘gideceğim’ anlamına gelmektedir. İzleyeceğim demek istersek mesela ‘je vais regarder’ deriz. Veya yiyeceğim derken ‘je vais manger’ deriz. Je vais aller dersek, nereye gidecekmiş yarın? Au magasin pour acheter mes ingrédients, dikkat edin burada ingrédients kelimesi var ve bu kelimenin anlamı malzeme demek. Mes kelimesinde de yine Fransızcanın adjectif possessif kuralı var. Eğer ki hatırlarsanız çalışmamızın başında ilk kurduğu cümlede ‘mon’ kelimesini kullanmıştı.

Mes de ‘benim’ demektir ama mes’yi biz çoğul kelimelerde kullanıyoruz. Ingrédients kelimesi çoğul bir kelime olduğu için ‘malzemeler’ anlamına geldiği için -dikkat edin sonunda bir -s takısı var- mes’yi kullanmışız. Yani bu cümleyi Türkçeye çevirmek istersek; yarın malzemelerimi almak mağazaya gideceğim için diyor. —ses—

Et, je commencerai la préparation de mon gâteau sans attrendre, dedi arkadaşlar. Burada yine gelecek zamanla kullanılan bir kelimeyi görüyoruz. O da ‘je commencerai’. Commencer Türkçemizdeki ‘başlamak’ fiilidir. Je commencerai derken ‘başlayacağım’ anlamına geliyor. Bu Fransızcanın futur simple zamanıdır. Yani bildiğiniz Türkçemizdeki gelecek zamandır. Je commence başlıyorum, je commencerai başlayacağım anlamına gelmektedir. Neye başlayacakmış?

Préparation hazırlık demektir.

Je commencerai la préparation de mon gâteau, pastamın hazırlığına başlayacağım olarak Türkçeye çevirebiliriz bunu. Ve sonunda sans attrendre demiş. Sans -siz, -sız anlamı katıyordu. Attendre ise beklemek demektir. Sans attendre ‘beklemeden’ anlamına gelmektedir. Veya beklemesiz anlamına gelmektedir. Yani bu cümle; pastamın hazırlığına beklemeden başlayacağım diyor. Yani vakit kaybetmeden başlayacağım diyor arkadaşlar. —ses—

Je vais inviter ma voisine pour le dîner. Burada da gelecek zaman kullanılmış. Önceki cümlemizde ‘gideceğim’ diyordu. Burada da davet edeceğim diyor. Birini davet edecekmiş, kimi davet ediyormuş? Yine adjectif possessif kullanılmış. Ma voisine komşum demek arkadaşlar. Komşumu davet edeceğim, nereye davet ediyormuş ne için davet ediyormuş? Pous le dîner, le dîner’nin anlamı akşam yemeği demektir. Je vais inviter ma voisine pour le dîner derken; komşumu akşam yemeğine davet edeceğim anlamına gelmektedir. —ses—

Elle sera rentrée du travail à 19 heures comme d’habitude. Yine az da olsa kafanızı karıştırabilecek bir zaman var arkadaşlar karşımızda. Elle sera rentrée zamanı bizim yine gelecek zamanda kullandığımız zamanlardan bir tanesi ve futur antérieur zamanıdır.

Gelmiş olacak anlamı katar.

Bu arada zamanları size bu dikte bittikten sonra ufak bir hatırlatma olarak tekrardan göstermek istiyorum. Elle sera rentrée derken biz bunu tam olarak Türkçeye ‘eve girdiğinde’ veya ‘eve gelmiş olduğunda’ olarak çevirebiliriz. Rentrée geri gelmek demektir. Elle sera rentrée ise gelmiş olduğunda anlamına gelir. Du travail derken ‘işten’ anlamına geliyor. Saat kaçta gelmiş olacakmış işten? À 19 heures, saat 19’da işten geri gelmiş olacak diyor. Comme d’habitude, bu da çok güzel ve sıklıkla kullanılan bir zaman arkadaşlar comme d’habitude kalıbı. Comme d’habitude ‘her zamanki gibi’ anlamına gelmektedir. Comme buraya ‘gibi’ anlamı katar, d’habitude de ‘her zaman’ anlamına gelir. —ses—

Elle va être très contente, burada yine futur proche zamanı var.

Elle va diyoruz, aller fiilini kullanıyoruz. Elle va être très contente derken ‘çok mutlu olacak’, ‘çok sevinecek’ anlamı katıyor arkadaşlar cümleye. Contente mutlu olmak demektir.

Şimdi size bu dikte çalışmasını bitirmeden önce zamanlarla ilgili bir hatırlatma yapmak istiyorum. 45 saniye süren bu dikte çalışmamızın içinde yaklaşık 6-7 tane farklı zaman gördük. Bu fransızca zamanları birlikte inceleyelim. Şimdi bu zamanları birer örnekle anlatmak istiyorum. Örneğimizi gelmek üzerinden verelim.

Passé composé: geldim

Plus-que parfait: gelmiştim

Imparfait: geliyordum

Présent: geliyorum

Futur proche: yakında geleceğim

Futur simple: geleceğim

Futur anterieur: gelmiş olacağım

Fransızcanın A2 seviyesinde öğrenmiş olacağınız bütün zamanlar bunlardı. Bunun dışında zaten diğerleri hep yazım kuralları olacak, hep gramer olacaktır arkadaşlar. Bunların yanına tabii ki de biz sizlere gramerlerin hepsini öğretiyor olacağız. A2 seviyesine geldiğiniz zaman işte bu zamanlarda cümleleri rahatlıkla kurabileceksiniz. Okuduklarınızı anlayabileceksiniz ve tabii ki de duyduklarınızı da anlayabileceksiniz. Bu dersimiz ile Fransızcanın A2 seviyesine geldiğiniz zaman hangi zamanları öğreneceğinizi ve hangi gramer konularınızı göreceğinizi görmüş oldunuz.