Bugünkü dersimizde Fransızcanın B2 seviyesinde bulunan bir audio’sunu, ses kaydını dinleyeceğiz ve bu ses kaydı üzerinden bir dikte çalışması yapacağız birlikte. Bu dersimizin sonunda Fransızcanın B2 seviyesine geldiğiniz zaman nasıl cümleler kurabileceğinizi, hangi kuralları öğrenmiş olabileceğinizi ve hangi zamanlarda cümleler kurabileceğinizi görmüş olacaksınız.
Fransızca B2 Seviye Dikte Çalışması
Bizler sizleri Fransızca eğitimlerimizde B2 seviyesini bitirene kadar devam ettiriyoruz arkadaşlar. Eğer ki bu eğitimlerimize katıldıysanız ve eğitimlerimizi başarıyla tamamladıysanız bu eğitimimizde göreceğiniz dikte çalışmasını benimle birlikte kolayca yapabiliyor olmanız gerekiyor. B2 seviyesine geldiğiniz zaman Fransızcanın en zorlu zamanlarında cümleler kurabileceksiniz ve öğrenilmesi en zorlu kurallarını öğrenmiş olacaksınız aslında. Ve bu dersimizin içerisinde ben size dikte çalışmasında bulunan bütün zamanları gösteriyor olacağım. Böylelikle B2 seviyesine geldiğinizde, eğitimlerimizi tamamladığınız zaman hangi zaman kiplerinde kolayca cümleler kurabileceğinizi, sorular sorabileceğinizi ve tabii ki de cevaplar verebileceğinizi görmüş olacaksınız.
Gördüğümüz tüm zamanları ve dinlediğimiz tüm cümleleri not alacağız arkadaşlar. Normalde B2 seviyesine geldiğiniz zaman bu zaman kiplerinin hepsinde sorunsuz bir şekilde cümle kurabiliyor ve anlayabiliyor olmanız gerekiyor. Bakalım ne kadar karmaşık cümleler kurabiliyor veya anlayabiliyor olacaksınız. İlk olarak ses kaydını baştan sona kadar dinleyelim. —ses—
Umarım anlayabilmişsinizdir. Burada bir haber muhabiri konuşuyor ve dün akşam olan bir olaydan bahsediyor bizlere. Sanırım bir bayan saldırıya uğramış ve bize ondan bahsediyor. Aslında 55 saniye süren bir ses kaydı bu ama bu 55 saniyenin içerisinde Fransızcada bulunan 11 farklı zaman kipi var. Zaman kipleri çok zor aslında Fransızcada. Doğru şekilde öğrenmezseniz cümle kurmak çok zor. Ve doğru şekilde öğrenmezseniz aslında kafanızda bu zaman kipleri çok karışacaktır. O yüzden doğru bir metot olmadan öğrenmeniz çok zor olacaktır. Şimdi dikte çalışmasını birlikte yapalım ve gördüğümüz zaman kipleri, duyduğumuz bu zamanlar nelermiş. —ses—
Bonjour, je suis Mathilde Bruneau de TF1. TF Fransa’da bir televizyon kanalı, Fransa’da yaşıyorsanız biliyorsunuzdur.
Burada kendisini tanıtıyor. Ben Mathilde Bruneau’yum. Bu arada isminizi söylemek için her zaman je m’apelle Uluhan vs. demenize gerek yok. Kendimizi tanıtırken kullandığımız être fiilinden yararlanabiliriz. Je suis Mathilde Bruneau dersek, ben Mathilde Bruneau’yum anlamına gelir. Ama ‘je m’apelle Mathilde Bruneau’ dersek yine ‘benim adım Mathilde Bruneau’ anlamına gelir. İkisi de kullanılabilir ama Türkçemizde olduğu gibi anlam farklılıkları vardır. Devam edelim. —ses—
Je me trouve avec Madame Dupont qui s’est faite agresser hier soir. Evet arkadaşlar, hemen zamanlara giriş yaptık aslında. Burada ilk gördüğümüz zaman ‘Bonjour, je suis Mathilde Bruneau’ dediği zaman normal présent zaman yani şimdiki zaman. Je me trouve avec Madame Dupont, burada bir verb pronominal var. Bunu normalde biliyorsunuzdur eğer ki B2 seviyesindeyseniz. Verb pronominal, fiilin öncesine se koyduğumuz zaman yani mesela kısa bir örnekle bunu size göstermek istiyorum. Trouver fiili bulmak demektir. Biz bu trouver fiilini bir verb pronominal yapmak istiyorsak bunun başına ‘se’ trouver koymamız lazım. Trouver bulmak, se trouver ise bulunmak anlamına gelmektedir.
Yani biz bunun başına se koyduğumuz zaman ‘kendi’ anlamı katıyor cümleye.
Kendini bulmak veya Türkçemize tam olarak çevirirsek ‘bulunmak’ anlamına gelir. Yani burada demek istiyor ki Mathilde Bruneau; Je me trouve avec Madame Dupont dediği zaman, şu anda; Madame Dupont’un yanında bulunuyorum diyor. Bulunuyorum diyor arkadaşlar. Se trouver bulunmak demektir. Je me trouve avec Madame Dupont. Burada ise yine bir présent zamanı var ama dikkat edin buradaki fiil bir verb pronominal’dir. Qui s’est faite agresser hier soir, bakın arkadaşlar burada bir passé composé zamanı var. Ve yine arkadaşlar bir verb pronominal var.
Normalde mesela faire dediğimiz zaman veya faire agresser dediğimiz zaman; saldırıya uğramak demektir. Ve biz verb pronominalleri geçmiş zamanda çektiğimiz zaman passé composé’de çektiğimiz zaman -biliyorsunuz passé composé zamanını- yardımcı fiil olarak ya avoir fiilini kullanırız ya da être fiilini kullanırız. Ve bizim elimizdeki fiil bir verb pronominal fiiliyse; yani ‘se’ olan bir fiilse her zaman être fiilini kullanırız. Burada da être fiiliyle çekmişiz. Qui s’est faite agresser hier soir, burada faite yazarken sonuna e koymamızın sebebi ise; Madame Dupont dediğimiz kişinin bir bayan olmasıdır. Yani bunu daha kısa ifade etmek gerekirse; passé composé zamanını çekerken eğer ki être yardımcı fiilini kullanıyorsak; fiile öznenin bayan mı, erkek mi, çoğul mu olmasına göre ek ekleriz. Bayansa sadece e koyarız, çoğulsa s koyarız, çoğul bayansa es koyarız arkadaşlar.
Dediğim gibi, bu konular Fransızcanın B2 konularıdır.
Eğer ki B2 seviyesinde değilseniz bu konularda zorlanmanız çok çok normaldir. Devam edelim. Qui s’est faite agresser hier soir dediği zaman ise hier soir zamanı da var. Hier soir ise, dün akşam demektir. Hier dün, soir akşam anlamına gelmektedir. Yeni cümleye geçelim. —ses—
Elle vient de sortir de l’hôpital. Burada yine geçmiş zamanda kullandığımız ama farklı anlam katan bir zaman var arkadaşlar. Bu zamanın ismi passé récent zamanıdır. Passé récent zamanını biz yakın geçmiş zaman olarak Türkçeye çevirebiliriz. Yakında olmuş ve bitmiş olaylardan bahsetmek için passé récent zamanını kullanabiliriz. Tam olarak Türkçeye çevirmek istersek de ‘daha yeni’ anlamı katar cümleye. Mesela biz burada ‘Elle vient de sortir de l’hôpital’ dediğimiz zaman daha yeni hastaneden çıktı olarak Türkçemize çevirebiliriz.
Ve burada bir passé récent zamanı var. Yine dikkat etmenizi istediğim bir nokta var arkadaşlar, bunu zaten biliyorsunuzdur; burada biz neden de’yü kullandık peki? De ne katıyordu cümleye? De cümleye -den, -dan anlamı katıyordu. Aslında de’nün çok fazla anlamı var Fransızcada ama bu -den, -dan anlamı de’nün sahip olduğu anlamlardan bir tanesi ve buradaki cümlede de anlamı bu zaten. Elle vient de sortir yeni çıktı, nerden yeni çıktı? De l’hôpital, hastaneden yeni çıktı arkadaşlar. Burada biz cümleye -den, -dan anlamı katmak istediğimiz için buraya de’yü koyduk. Devam edelim. —ses—
Elle dit que son agresseur lui a volé son sac, arkadaşlar.
Burada da yine B2 seviyesinde gördüğümüz bir kural var. Kurallar bütünü var aslında öyle diyelim. Agresseur saldırgan anlamına gelir, yani saldırıyı yapan kişi. Elle dit que, bakın arkadaşlar burada yine _____ kuralı var. Elle dit, diyor ki anlamına gelir. Dit kelimesinin anlamı söylemektir. Elle dit que dediğimiz zaman; söylüyor ki anlamına gelir. Bir şey söylüyormuş, ne söylüyormuş Madame Dupont? Son agresseur lui a vole son sac, bakın arkadaşlar burada yine bir passé composé zamanı var.
Bakın avoir fiilinin yardımcı fiil olarak kullanılmış hali var (a). Neden böyle diyorum? Çünkü avoir fiilinin çekiminden hemen sonra çalmak anlamına gelen volé fiilinin geçmiş zaman çekimi var arkadaşlar. Participe passé çekimi var burada. A volé dediğimiz zaman çaldı anlamına gelmektedir. Lui a volé son sac dediğimiz zaman ise çantasını çaldı anlamına gelmektedir. lui a volé son sac, son sac ise çantası demektir. Bu bir adjectif possessif’tir. Çantası, çantam, çantan, çantaları derken bu kurallardan bahsederiz. Devam edelim bakalım neler olmuş başka. —ses—
Elle avait ratiré de l’argent juste avant et elle marchait dans l’avenue Victor Hugo, şekilde çeviriyoruz arkadaşlar. Elle avait ratiré dediğimiz zaman hangi zaman oluyor bu Fransızcadaki? Tabii ki de plus-que parfait zamanı oluyor. Plus-que parfait zamanını biz nerede kullanıyoruz? Yapmıştı, almıştı, gelmişti dediğimiz zaman, yani geçmiş zamanın da geçmiş zamanı olarak çevirebiliriz. Yani biz burada elle avait ratiré de l’argent dediğimiz zaman para çekmişti anlamına gelmektedir. Biz burada avait yerine a kullansaydık ne olurdu? Elle a ratiré de l’argent deseydik para çekti anlamına gelirdi yani bir anlam bozukluğu olurdu. Türkçemizde olduğu gibi para çekmişti anlamına gelmesi daha doğru olacaktır.
Neden olduğunu zaten şimdi göreceksiniz.
Elle avait ratiré de l’argent juste avant, arkadaşlar juste çok fazla anlama gelmektedir. Bir anlamı ise ‘hemen’ anlamıdır, hemen önce anlamı katar cümleye. Ratiré de l’argent para çekmek demektir. Elle avait ratiré de l’argent juste avant dediğimizde, hemen öncesinde para çekmişti anlamına geliyor. Et Türkçemizdeki ‘ve’ idi. Et elle marchait dans l’avenue Victor Hugo diyor. Marchait ise yine geçmiş zamanda kullandığımız bir zaman kiplerinden bir tanesidir ve bu zaman kipi imparfait zamanıdır arkadaşlar. Elle marchait dediğimiz zaman yürüyordu anlamına gelmektedir. Marcher yürümek anlamına gelir. Devam edelim. —ses—
Son agresseur a couru très vite et lui a arraché le sac de ses mains diye bir cümle kurdu. Son agresseur yine saldırgandan bahsediyoruz. Saldırgan ne yapmış? A couru très vite, burada yine passé composé zamanı var. Koştu anlamına gelmektedir. Couru, courir fiilinden çekilmiştir, bu fiilin anlamı ise ‘koşmak’ demektir. Son agresseur a couru très vite dediğimiz zaman ‘saldırgan çok hızlı bir şekilde koştu’ anlamına gelmektedir. Très vite çok hızlı anlamına gelmektedir. Son agresseur a couru très vite et lui a arraché le sac. Bakın arkadaşlar bu cümlede iki tane ayrı yerde passé composé zamanı var. Son agresseur a couru très vite et lui a arraché le sac, arracher Türkçeye ‘elinden alıp koparmak’ olarak çevrilebilir.
Yani böyle elinden hızlı bir şekilde çekmek anlamına geliyor.
Bir bakıma kapkaççılık olarak çevrilebilir. Ama arraché dediğimiz zaman çok sert bir biçimde çekmek almak anlamına gelmektedir. Lui a arraché le sac, çantasını çok sert bir biçimde çekip aldı şeklinde Türkçeye çevirebiliriz. Bu arada bu cümlede öznemizi kullandık, öznemiz son agresseur kelimesi yani saldırgan. Saldırgan koştu ve elinden çantayı sert bir şekilde çekerek aldı olarak çeviriyoruz. Aslında burada iki tane ayrı cümle var ama ‘son agresseur’ öznesini iki kere aynı yerde kullanmamak için sadece bir yerde kullandık burada ve iki tane cümleyi sadece et ile ayırmak yetti. De kullanmışız yine bu cümlede de. -den, -dan anlamı katıyor cümleye burada da. Une main el demektir. Ses mains dersek elleri anlamına gelmektedir ve burada de’yü kullandığımız için de ses mains dediğimiz için ‘ellerinden’ anlamına gelmektedir. Yani ellerinden çantayı sert bir biçimde alarak koşmuş olarak biz bunu çevirebiliriz. Devam edelim. —ses—
Si elle n’avait pas de talons, elle aurait couru aussi, şeklinde bir cümle kuruldu arkadaşlar burada. Peki, bu cümlenin anlamı nedir? Öncelikle şu si’nin anlamına bir bakalım. Si Fransızcada birkaç anlama gelmektedir arkadaşlar. En çok kullanıldığı iki yeri sizlere söylemek istiyorum. İlk anlamı, mesela bir arkadaşınızla konuşuyorsunuz ve arkadaşınıza ‘bu yapıştırıcı çok güzel’ diyorsunuz. O da diyor ki ‘hayır güzel değil’. Siz ‘evet’ diyeceğiniz zaman oui demiyorsunuz. Karşınızdaki size negatif bir cümle kurduysa, hayır dediyse; ona karşı çıkmak için oui yerine si diyeceksiniz. Karşımızdakinin negatif cümlesini pozitife çevirmek istiyorsak ‘si’yi kullanırız. En fazla da çocuklar çok kullanırlar bu kelimeyi.
Ortalığı dağıtma dediğimiz zaman ‘si dağıtacağım’, ya da soğuk su içme dediğimiz zaman ‘si içeceğim’ şeklinde kullanırlar.
Si’nin bir anlamı budur. İkinci anlamı ise -bu cümledeki anlamı- ‘eğer’dir. Cümleye eğer anlamı katar. Talons ise bayanların giydiği ‘uzun topuk’ anlamına gelmektedir. Eğer ki uzun topukları olmasaydı, ‘Si elle n’avait pas de talons’ bakın burada yine imparfait zamanı var. Ne olurmuş uzun topukları olmasaymış? Elle aurait couru aussi, o da koşmuş olurdu. Burada yeni bir zaman var ve bu zamanımız ise conditionnel passé zamanıdır. Conditionnel passé zamanı koşullu geçmiş zaman anlamına gelmektedir. Öyle olmasaydı böyle olurdu, dersime çalışmış olsaydım sınavı geçerdim gibi cümleleri kurmak için conditionnel zamanından yararlanırız Fransızcada. Bu da Fransızcanın ileri seviyelerinde gördüğümüz bir zaman oluyor. Sizlere Fransızcanın B1 veya B2 seviyelerinde anlattığımız bir ders oluyor bu zaman. Yani bu cümlenin anlamı şöyle; eğer ki uzun topukları olmasaydı o da koşardı, koşmuş olurdu şeklinde biz bunu Fransızcadan Türkçeye çevirebiliriz. Devam edelim. —ses—
Elle va porter plainte sans attendre et attendra des nouvelles de la police. Evet arkadaşlar sanırım artık geçmiş zamanı bitirdik ve gelecek zamana geçmeye başladık, şimdi bu cümle ne anlama gelmektedir? Elle va porter plainte, burada bir fiil topluluğu var. Va porter plainte kelime grubu ‘şikayet etmek’ anlamına gelmektedir. Elle va porter plainte dediğimiz zaman ‘o şikayet edecek’ anlamına gelmektedir. Burada kullanılan zaman ise futur proche zamanıdır. Futur proche zamanının anlamı; yakın gelecek zamandır. Yakında gidip hemen polise şikayet edecekmiş. Elle va porter plainte sans attendre. Sans ise -eğer İngilizceniz varsa karşılığı ‘without’tur- Türkçe karşılığı olmadan, beklemeden, -sız, -siz anlamına gelmektedir. Attendre ise beklemek anlamına gelen fiildir.
Elle va porter plainte sans attendre derken; beklemeden şikayet edecek anlamına geliyor bu cümle.
Devamında ise; et attendra des nouvelles de la police. Burada ise attendre fiilinin çekilmemiş hali var. Attendra derken ise attendre fiilinin futur proche ile yani yakın gelecek zamanla çekilmiş hali var. Ve polisten haberler bekleyecek anlamına gelmektedir. Des nouvelles de la police, polis tarafından haberler anlamına gelmektedir. Devam edelim. —ses—
Il faut que la police puisse le localiser avec le téléphone de Madame Dupont. Burada il faut fiili var. Bundan belki de önceki derslerimizde çok çok bahsetmişizdir ama gerçekten Fransızcanın en çok karıştırılan ve en çok yanlış yapılan fiillerinden bir tanesidir. Il faut aslında bir kalıptır. Bu kalıp cümleye gereklilik, zorunluluk anlamı katar. Burada il faut dediğimiz zaman ‘gerekli’ demiş oluyoruz. Ne gerekliymiş? Que la police puisse le localiser avec le téléphone de Madame Dupont. Il faut ile ilgili bir tane daha kural var. Eğer biz cümlede il faut kullanıyorsak; il faut’dan sonraki ifade edeceğimiz cümle subjonctif zamanında çekilmeli. Subjonctif ise Fransızcanın zamanlarından bir tanesidir.
Burada pouvoir fiilinin subjonctif çekimi var.
Pouvoir fiili -ebilmek anlamına gelmektedir. Bulabilmek, gidebilmek, arayabilmek, yiyebilmek anlamına gelmektedir. İngilizceniz varsa, İngilizcedeki karşılığı ‘can’dir. Il faut que la police puisse le localiser avec le téléphone de Madame Dupont, polisin onu MAdame Dupont’un telefonuyla bulması gerekiyor, yerini tespit etmesi gerekiyor anlamına geliyor. Localiser yer tespit etmek anlamına gelmektedir. Il faut que la police puisse le localiser avec le téléphone de Madame Dupont, polisin onun yerini Madame Dupont’un telefonu aracılığıyla tespit etmesi gerekiyor anlamına gelmektedir. B2 seviyesinde böyle karmaşık cümleler kuruluyor. Devam edelim. —ses—
Elle ne sait pas comment mais elle espère que son agresse lui rend ses papiers d’identité. Elle ne sait pas comment, bakın burada Fransızcada kullanılan bir negatiflik durumu var. Elle ne sait pas comment dediğimiz zaman ‘nasıl bilmiyor’ ama bakın tam olarak Türkçemizdeki gibi arkadaşlar. Ben zaten sizlere Fransızcayı öğretirken Türkçemizle özdeşleştirerek öğretiyorum. Gerek kapsamlı eğitimlerimizde gerekse Youtube’daki videolarımızdaki eğitimlerde her zaman Türkçeden yola çıkarak sizlere öğrettiğim için belki de sizler bu kadar başarılı oluyorsunuzdur. Elle ne sait pas comment mais cümlesi Türkçeyle tamamen aynıdır.
O nasıl bilmiyor ama, comment nasıl demektir.
Elle espère que son agresse lui rend ses papiers d’identité, espère kelimesini dua ediyor olarak çevirebiliriz. O umuyor ki saldırganı kendisine kimlik, ehliyet vs. ile ilgili kağıtlarını geri veriyor gibi bir umudu varmış. Bence boşa ama yine de umudu varmış. Şimdi buradaki bilmediğimiz kelimeleri yazalım. Comment nasıl anlamına gelmektedir. Agresse lui rend ise geri vermektir. Ses papiers d’identité, kimlik ile ilgili belge anlamına gelmektedir. Yani bu cümle tam olarak ne anlama geliyor? Nasıl olacağını bilmiyor ama Madame Dupont istiyor ki saldırgan kendisine kimliğiyle ilgili kağıtları geri versin, şeklinde biz bunu Türkçeye çevirebiliriz arkadaşlar. —ses—-
On vous tiendra informé dès qu’elle nous aura donné plus de nouvelles, şeklinde yazabiliriz. Bunun anlamı ise; on vous tiendra informé dediğimiz zaman ‘sizleri haberdar edeceğiz’ anlamına gelmektedir. Tenir informé ahberdar etmek anlamına gelir. On vous tiendra informé dediğimiz zaman burada tenir fiilinin futur simple ile çekimi var. Tiendra dediğimiz zaman burada futur simple çekimi var. On vous tiendra informé size haber vereceğiz diyor ve sonrasındaki kelime Fransızcada çok kullanılan bir kip var arkadaşlar. Burada dès dediğimiz zaman o andan itibaren anlamı verir. Dès qu’elle nous aura donné plus de nouvelles dediğimiz zaman bu da futur antérieur zamanıdır.
Bunun anlamı ise; bize daha fazla bilgi verdiği zaman, olarak çevirebiliriz.
Futur antérieur gelecek zamanda yaşanacak olan ve bitmiş olan cümleleri kurarken biz futur antérieur kullanırız. Mesela ‘derslerimi bitirdiğim zaman’, ‘sınavlarımı kazandığım zaman’ derken mesela biz burada gelecek zamandan bahsediyoruz ama bitmiş gelecek zamandan bahsediyoruz. Bir olay yaşanacak ve o olay bitecek. Biz bundan bahsettiğimiz zaman futur antérieur zamanından bahsediyoruz. Yani bu cümlenin anlamı; Madame Dupont bizlere yeni haber verdiği andan itibaren sizleri haberdar edeceğiz anlamına gelmektedir. Yani Türkçemizle yine tam olarak özdeşleşiyor. —ses—-
Restez connecté avec nous, diyor arkadaşlar. Burada ise Impératif zamanı var. Impératif zamanı ise karşımızdaki insanı zorladığımız zaman kullanılır. Burada kal, gitme, yemek ye, ders çalış derken yani karşımızdakine bir emir veriyoruz. Impératif Türkçemizdeki emir kipi anlamına gelir. Yani burada ne diyor? Restez connecté avec nous, bizimle bağlı kalın anlamına gelmektedir. Rester kalmak demektir. Restez connecté ise bağlı kalın anlamına gelmektedir. Connecté ise bağlanmak anlamına gelmektedir. Restez connecté avec nous, bizimle hep bağlı kalın anlamına gelmektedir arkadaşlar.
İşte B2 seviyesinde öğreneceğiniz bütün zamanlar burada arkadaşlar.
Şimdi size yine ufaktan bir hatırlatma yapmak istiyorum aslında bu zamanlarla ilgili. Bir örnek alarak bütün zamanlarda cümle kuralım. Conditionnel passé’de ve subjonctif présent’da cümle kurulmaz tek başına oldukları için. Sadece diğer zamanlarda sizlere örnek olması açısından cümle kurmak istiyorum. Cümlemiz ‘Paris’e geliyorum.’ olsun.
Présent: Je viens à Paris
Passé composé:Je suis venu à Paris
Plus-que parfait: J’étaid venu à Paris
Imparfait: Je venais à Paris
Passé récent: Je viens d’arriver à Paris
Impératif: viens à Paris
Futur proche: Je vais venir à Paris
Futur simple: Je viendrai à Paris
Futur anterieur: Je serai venu à Paris
Bakın arkadaşlar burada bütün zamanların çekimlerini görebilirsiniz, çok da işinize yarayacaktır. B2 seviyesine geldiğiniz zaman bütün zaman kipleriyle sorunsuz bir şekilde cümle kurabiliyor, anlayabiliyor, soru sorabiliyor ve her şeyi yapabiliyor olacaksınız. Bu zamanlar hepsi de değil; daha burada görmediğimiz conditionnel présent, subjonctif passé, passé simple zamanları da var. Ben çok çok uzun olmaması için burada bitirmek istiyorum. Hemen hemen bütün zamanları da size göstermiş oldum. Umarım sizin için çok verimli ve güzel bir ders olmuştur arkadaşlar.