Sevgili arkadaşlar, hepinize selamlar. Son üç derstir devam ettiğimiz “bu soru kipi, size Fransızcayı öğretir” ders serisine devam ediyoruz. Bugünkü dersimiz maalesef bu serinin sonu olacak.
Çünkü bugün B2 seviyesindeki cümleleri alacağız, bu soru kipini kullanarak, bu soruyu cümlelere sorarak cümlelerde kullanılan kuralları sizlere gösteriyor olacağım. Bu videonun sonunda B2 seviyesine geldiğiniz zaman neler konuşabileceksiniz, hangi kuralları öğrenebileceksiniz? Tabi ki de bütün kuralları size göstermeyeceğim. Çünkü çok fazla kural var Fransızca’da. Fakat B2 seviyesinde, özellikle de online eğitimlerimizde size öğrettiğim kuralların bazılarını gösteriyor olacağım. Online eğitime katılan öğrencilerimiz B2 seviyesine geldikleri zaman biraz böyle bocalıyorlar. Çünkü B2 seviye gerçekten Fransızcanın en yüksek seviyelerinden bir tanesi ve bu seviyede gördüğümüz kurallar bir önceki kurallara hiç benzemiyorlar. O yüzden eğer ki kendinizi B2 seviyesinde hissetmiyorsanız A1, A2, B1 seviyesindeyseniz bu dersi zorlanarak takip etmeniz çok normal olacak arkadaşlar. Fransızca seviye testi sayfamızdan mevcut düzeyinizi öğrenebilirsiniz. Fakat dersi sonuna kadar kesinlikle takip edin. Çünkü dersin sonuna geldiğiniz zaman “demek ki B2 seviyesinde bunları öğrenecekmişim” diyeceksiniz. Çok güzel ve eğlenceli bir ders olacak. Hadi başlayalım. Bakalım bugün bu soruyu soracağımız cümleler nelermiş?
B2 seviye cümleleri az sonra göreceğiz. Biliyorum çok büyük ihtimalle bu derse Instagram sayfamız aracılığıyla geldiniz. Çünkü Instagram sayfamızda her gün üç tane yeni Fransızca kelime paylaşıyoruz, örnekler veriyoruz. Neredeyse her gün storylerimizde Fransızca ile ilgili bilgiler paylaşıyoruz ve tabi ki bu dersin duyurusunu da Instagram sayfamızdan yapmıştık. Instagram sayfamızı hala takip etmiyorsanız, şimdi takip edebilirsiniz. B2 seviye cümleleri göreceğiz. Öncelikle bu soru kipi neydi? Bir önceki derslerimizde izlemediyseniz, A1, A2 ve B1 seviye ile ilgili olan videolarımızı, bu soru kipini bilmiyorsunuzdur. Bir soru kipi vardı ve biz bu soruyu Fransızca gördüğümüz cümlelere sorarak bunların ne olduğunu anlıyorduk. Kurallarını araştırıyorduk ve böylelikle bu soruyu kendimize sorarak Fransızcamızı geliştiriyorduk. Peki neydi bu soru? Tabiki de “neden?” sorusu. Fransızca cümle gördüğümüz zaman “neden bu böyle yazılmış?” diye soruyoruz kendimize. “Neden burada “de” var da “a” yok?” “Neden burada “le” var da “la” yok?” gibi soruları kendimize sorarak Fransızcamızı nasıl geliştirebileceğimizi sizlere bu derslerde gösteriyorum. Peki bugünkü B2 seviye cümlelerimiz neymiş? Hep beraber okuyalım ama okumadan önce şunu söyleyeyim size: Ben size bu cümlenin çevirisini dersimiz boyunca yapmayacağım. Sizden isteğim cümleleri anladığınızı düşünüyorsanız, yorumlar bölümüne bunun çevirisini bana yazın. Ben bizzat bütün çevirilerinizi okuyup, sizlere not vereceğim. Bakalım kimin çevirisi doğruymuş. Eğer ki çevirinin ne olduğunu merak ediyorsanız, çok büyük ihtimalle siz şu anda bu dersi işlerken birçok takipçimiz yorumlar bölümüne bu cümlenin çevirilerini yapmıştır. Kontrol edebilirsiniz. Beraber okuyalım.
J’étais en train de me dire que ça aurait été peut-être mieux si tu étais restée avec notre famille. J’espère qu’en lisant cette lettre, tu changeras d’avis pour que tu puisses nous rejoindre de nouveau. Rappelle-toi du sujet dont on a parlé. Tu nous manques beaucoup!
Şimdi ne yapacağız biliyor musunuz? Bu cümlede bulunan kalıplara “neden burada yazılmışlar?” sorusunu sorarak neler öğrenebileceğinizi sizlere göstereceğim. Mesela ilk kalıbımız neymiş?
“J’étais en train de”. “Neden biz burada j’étais en train de kalıbını kullandık?” diye kendimize soruyoruz ve araştırmaya başlıyoruz. Araştırmaya başladıktan sonra karşımıza ne çıkıyor? Bu “le présent progressif” tir. Bu bir présent progressif kalıbıdır. Neymiş présent progressif? O anda yapılan şeylerden bahsetmek için kullanılır. Mesela ben size desem ki “je suis en train de faire une vidéo” “şu anda bir video yapıyorum” anlamına gelir. Şu anda yapıyorum. Bakın “je fais en train de” şu anda yaptığım şeylerden bahsederken kullanılır. Dikkat edin! Burada “je suis” dememişiz de “j’étais” demişiz. Bu kalıbın isminin présent progressif olması sizi yanıltmasın. Biz bunu geçmiş zamanda da, gelecek zamanda da kullanabiliriz. Sadece présent zamanında kullanılmaz. Mesela az önce size söylediğim gibi “je suis en train de faire une vidéo” dersem “ben şu anda video çekiyorum” anlamına gelir. Devam edelim.
“Ça aurait été”. Ne demek bu ça aurait été? Ne biçim bir şeymiş? Aurait, biraz avoir fiiline benziyor, été hem yaz demek, hem de etez fiilinin passe composedeki çekimine benziyor. Burada participe çekimi. Nedir acaba bu? Ne anlama gelir? diye kendinize sorduğunuz zaman ne ile karşılaşacaksınız? Bunun conditionel passé zamanı olduğunu göreceksiniz ve conditionel passé zamanı nedir diye araştırmaya başladığınızda ise şart ve kondisyon ifade etmek için kullanılacağını anlayacaksınız. Eninde sonunda bunu anlayacaksınız. Mesela bir örnek verelim: “Ders çalışsaydın iyi olurdu.” Bakın burada bir kondisyon, şart veriyoruz. Ne zaman iyi olurmuş? Ders çalışsaymış iyi olurmuş. Bir kondisyon veriyoruz. Yani ders çalışmasaydı iyi olmazdı. Ders çalışmaması iyi olmamış. Bir şart, bir kondisyon veriyoruz. “Gece erken yatsaydı sabah okula geç kalmadı.” Yani sabah okula geç kalmaması için şart neymiş? Gece erken yatması. İşte bu cümleleri kurabilmek için Fransızcada conditionel zamanınından yararlanıyoruz. Conditionel zamanı B2 seviyesinde eğitimlerimizde size öğrettiğim bir zamandır. Devam edelim.
“Mieux”. Nedir bu mieux? Mieux aslında B2 seviye bir şey değil. Bunları ben size A2 seviyesinde öğretiyorum. Mieux, comparatif zamanıydı. Comparatif konusu karşılaştırma demektir. İki tane, on tane, yirmi tane objeyi karşılaştırırken comparatiften yararlanıyoruz. Mieux daha iyi kalıbını ifade etmek için kullanılır. Dikkat! Bakın dikkat etmeniz gereken bir tane kural var. Normalde comparatif yaparken biz plus kalıbını kullanırız. Mesela ben “senden daha büyüğüm” derken “je suis plus grand que toi” deriz. “Plus grand” deriz. Her zaman plus deriz yükseklikten bahsederken. Fakat Fransızcada “iyi” “bien” demektir. Daha iyi derken diğer bütün sıfatlarda olduğu gibi “plus bien” maalesef diyemeyiz. Bien sıfatının kendine özgü bir kuralı vardır. O da “daha iyi” derken “plus bien” demek yerine “mieux” demek zorundayız. Buna benzer bir kural “güzel” anlamına gelen “beau” kelimesi de var. Beau, güzel demektir. Daha güzel derken “plus beau” demek yerine “meilleur” deriz. Bu da comparatif konusunu işlemeye başladığınız zaman “bien” ve “beau” sıfatlarının daha iyi veya daha güzel demek için diğer sıfatlara benzemediğini göreceksiniz. Devam edelim.
“Si”. Nedir bu si? İspanyolcada veya İtalyancada evet demek. Peki Fransızcada ne demekmiş bu si? “Eğer”, “Eğer ki” anlamına gelir. Condition zamanlarında sıklıkla kullanılır. Neden? Conditionda ne dedik? Bir şart var dedik. Eğer ki böyle yaparsan, böyle olur. Şöyle yapsaydın öyle olmadı gibi cümleleri kullanırken biz conditiondan bahsediyoruz ve “si” yi kullanıyoruz sıklıkla. Mesela bir örnek yapalım birlikte. “Eğer ki çok çalışırsan, çok para kazanabilirsin” “tu pourrais gagner beaucoup d’argent si tu travaillais!” diyebiliriz veya çok çalışırsan dediği için “tu pourrais gagner beaucoup d’argent si tu travaillais beaucoup!” da diyebilirdik ama beaucoup kelimesini iki kere cümlede kullanmamak için bir kere kullanmak istedim. Burada conditionel zamanı var. “Tu pourrais gagner beaucoup d’argent” diyoruz. “Si tu travaillais!” “Çalışırsan çok para kazanabilirsin” anlamına gelmektedir. Conditionel zamanında “si” yi çok sıklıkla kullanıyoruz.
“Tu étais restée”. Nedir bu tu étais restée? Neden burada kullanıldı diye araştırmaya başladığımız zaman karşımıza plus que parfait zamanı çıkacak. Tu étais restée, plus que parfait demektir. Neymiş bu plus que parfait? Gelmiştim, ders çalışmışlardı, uçağa binmemişlerdi gibi kalıpları ifade etmek için kullanılır. Yani bir seviye geçmiş zaman düşünün. Yani “geldim” geçmiş zaman. “Gelmiştim” geçmiş zamanın da geçmiş zamanı oluyor. Yani mesela şöyle söyleyelim: “Arabaya geldim, ekmek almıştım” dediğimiz zaman sizlere, biz ekmek aldığımız zamanı, arabaya geldiğimiz zamandan daha önce olduğunu biliriz. Öyle değil mi? Ekmek almıştım, arabaya geldim. Yani biz ekmeği arabaya gelmeden önce almışız. İşte bu önceliği Fransızcada verebilmek için plus que parfait zamanından bahsediyoruz. Bu arada hemen gidelim ve https://fransizcaogreniyorum.net/conjugaison/ web sayfamıza bakalım. Bu siteye istediğiniz Fransızca çekilmemiş fiili yazabilirsiniz. Burada karşınıza o fiilin bütün zamanlardaki çekimleri çıkacak. Mesela “étre” fiiline bakalım beraber. étre fiilinin şimdiki zaman çekimleri, indicatif, geçmiş zaman, gelecek zaman hepsini görebiliyorsunuz. Subjonctif zamanı da, conditionnel zamanın da, impératif zamanı da… Hepsini görebilirsiniz. Fransızca öğrenmek istiyorsanız https://fransizcaogreniyorum.net/conjugaison/ web sitemizden yararlanmak zorundasınız. Yani bu “yararlanırsanız iyi olur” değil. Bunu yapmak zorundasınız arkadaşlar yoksa öğrenemezsiniz maalesef. Çok zamanınızı alır. Çünkü bu çekimleri ezberleyemezsiniz. Bakın plus que parfait zamanını kurallarını da bu kalıpta sizlere gösteriyorum. Cümleye özne ile başlıyoruz. Daha sonra avoir fiili veya étre fiilinin imparfait çekimi, biliyorsunuz Fransızcada geçmiş zamanda fiillerimizi kullanırken, bazı fiillerimizde étre, bazı fiilerimizde ise avoir yardımcı fiillerinin kullanılır. Eğer ki fiil avoir fiili ile geçmiş zamanda çekilen bir fiil ise o zaman avoir fiilinin imparfait zamanındaki çekimini yazıyoruz. Daha sonra hangi fiili kullanmak istersek o fiilin participe passé çekimini, daha sonra compléments bölümünü de yazarak cümlemizi kurabiliyoruz.
“En lisant”. Bu öyle bir konu ki, beni belki de, Websitemizde Whatsapp numaramız var. Youtube kanalımızda vs. Whatsapp numaramdan Türkiye’den beni arayıp “Uluhan Hocam, eğitime katılmak istiyorum ama sizlere sormak istediğim tek bir soru var” diyorlar. “Buyrun” diyorum. “Eğitiminizde gérondif var mı?” diyorlar. Var, gérondif Fransızcanın en kolay konularından bir tanesi. Tabi ki de var. “Hocam nasıl kolay dersiniz? Gérondifi ben yıllardır anlamıyorum, yok böyle bir şey. Nasıl kolay olur?” diye gerçekten çok fazla telefon alıyorum. Özellikle de Türkiye’de yaşayan öğrencilerimden. Türkiye’de Fransızca bölümüne giden öğrencilerimden. Gérondif nedir? Bunu size anlatmam iki dakikamı bile almayacak. Gerçekten çok kolay. Türkçemizde grammer olarak tam karşılığı yoktur ama örnekler ile anlaşılabilir. Eğitimimiz boyunca zaten ben sizlere bütün konuları a’dan z’ye kadar hep örneklerle anlatıyorum. Örnekler olmadan Fransızcayı öğrenemezsiniz zaten. Şöyle bir örnek vereceğim: “Kitap okuyarak müzik dinleyemezsin.” Bunun Fransızca çevirisi ise: “Tu ne peux pas écouter de la musique en lisant un livre”. Burada gérondif nedir biliyor musunuz? Biz burada ne dedik? Kitap okuyarak dedik. İşte Türkçemizdeki karşılığı bu. Kitap okuyarak, yemek yiyerek, televizyon izleyerek, ayakkabıları giyerek, araba kullanarak gibi ifadeleri kullanırken hep gérondif kullanırız. Bu kadar basit. Ne diyoruz burada? “Tu ne peux pas écouter de la musique” “müzik dinleyemezsin”. Ne zaman müzik dinleyemezmişim? “en lisant un livre”. “Kitap okuyarak” müzik dinleyemezsin. Bakın çok kolay. Bir tane daha yapalım. “Koşarak okula gidiyorum.” Buradaki gérondif nerede? Tabiki de “koşarak” diyoruz. Koşarak, otobüse binerek, yürüyerek, bisiklete binerek… Bunlar hep gérondiftir. Yani fiilin sonuna “-rak” ekliyorsak bu gérondiftir. Bu cümlenin Fransızca karşılığına bakalım: “Je vais à l’école en courant”. “Je vais à l’école” “okula gidiyorum”. “en courant” “koşarak”. Bu kadar. Şimdi size birkaç tane kural göstereceğim. Bu kurallar ile çok daha iyi anlayacaksınız. Genel kural: Gérondif kullanacağımız zaman fiilin başına “en” konur. Burada hep kullandık. “en courant” “en lisant”. Fiilin son iki harfi atılarak “ant” eklenir. Bu bütün fiiller için geçerli değil, birkaç tane bu kurala uymayan fiil de var Fransızcada ama genel olarak fiilin en sonunda bulunan iki tane harfi atıyoruz, bunların yerine “ant” ekliyoruz ve fiilin de başına “en” eklersek gérondifi kurabiliyoruz. İki tane daha örneğimiz var: Dormir, (en dormant). Uyumak demektir. “Uyumak” ın gérondifi nedir? “Uyurken”. Uyumak normal, uyurken gérondif. Nasıl yapmışız peki? “En” koymuşuz başına, daha sonra fiilin en sonundaki iki tane harfi atmışız ve fiilin sonuna “ant” koymuşuz. Bu kadar. En dormant. Regarder (en regardant), izlemek demektir. Bunun gérondifi nedir? “İzlerken”. İzlemek, izlerken. Çalışmak, çalışırken. Yazmak, yazarken. Dinlemek, dinlerken. İşte bu kadar basit. Peki nasıl yapmışız regarderi? Yine fiilin başına “en” koymuşuz. Daha sonra en sondaki “er” o iki harfi atmışız ve sonuna “ant” koymuşuz. Gérondif gözde bu kadar çok büyütülecek bir konu değildir. Devam edelim.
“Pour que tu puisses”. Nedir bu pour que tu puisses? Bunu gördüğümüzde neden diye soruyoruz. Neden bu burada? Daha sonra karşımıza bunun bir subjonctif olduğu çıkıyor. Subjonctif nedir diye araştırdığımızda bunun gerçekten çok zor olduğunu görüyorsunuz. Çünkü neden? Subjonctif, Türkçemizde karşılığı olmayan nadir konulardan bir tanesidir. O yüzden subjonctifi Türkçemizle bağdaştıramadığımız için zorlanıyoruz. Subjonctif zor bir konudur. Bunu kabul ediyorum. Burada subjonctif kullanılmasının sebebi pour que kalıbının cümlede kullanılmasıdır. Pour que kalıbını kullanıyorsak sonradan gelecek olan cümlede subjonctif zamanını kullanırız. Subjonctif belli başlı kuralları olan ve belli başlı kalıplardan sonra kullanılması gereken bir Fransızca fiil çekimidir. Web sitemizden subjonctife bakalım. Bu arada bu pouvoir fiilinin çekimidir. Conjugaison sayfasında pouvoir fiilini arayalım. Neymiş pouvoir fiilinin çekimleri? Bizi ilgilendiren kısmı subjonctif. Pouvoir fiilinin subjonctif çekimleri. Şimdiki zamanda, geçmiş zamanda, imparfait zamanında ve plus que parfait zamanında subjonctif çekimleri görebilirsiniz. Bakın pour que tu puisses dedik. Subjonctif çekiminin que tu puisses olduğunu conjugaison sayfamızdan görebilirsiniz. Devam edelim.
“Dont”. Öğrencilerimin en çok zorlandığı konulardan bir tanesi. Hatta sadece benim öğrencilerimin de değil, dünya çapında Fransızcayı öğrenen herkesin en çok zorlandığı konulardan bir tanesi, hatta size şunu söyleyeyim Fransızlar bile bunu çok nadiren kullanırlar, gerçekten çok nadir kullanırlar. Fransa’daki lise yıllarımda bir tanıtım yapıyorduk ve tanıtım içerisinde “dont” kullandım. Dont kullandığım zaman arkadaşlarım “Uluhan sen ne yapıyorsun?” dediler. Dont, Fransızca bir kuraldır. Fransızlar tarafından bile çok nadiren kullanılır. Özellikle konuşma dilinde çok nadiren kullanılır. Fakat öğrenilmesi gereken bir kuraldır. Neden? Çünkü ben size Fransızca’yı en ince ayrıntısına kadar öğretiyorum. Dont bir pronom relatiftir. Pronom relatif nedir? Çok kolay. Pronom relatif bir bağlaçtır. Pronom relatif iki tane cümleyi birbirine bağlayan kelimelere söylenir. Şimdi sizlere bir örnek vereceğim. Bu örnek üzerinden neyden bahsettiğimi anlayabileceksiniz. Dont kalıbının kullanılabilmesi için cümlelerde “de” kalıbının kullanılması gerekir. Elimizde iki tane cümle var. Bu cümleleri hep beraber inceleyelim: “On a parlé du jouet.” ve “Le jouet est grand”. Burada iki tane farklı cümle var. Bunların Türkçe çevirileri “Oyuncaktan bahsettik” ve “oyuncak büyüktür” şeklinde. Şimdi bu Fransızca yazılış şeklini unutun. Sadece Türkçe’ye odaklanın. Türkçe üzerinden anlatacağım size. Aynı eğitimlerimizde olduğu gibi. Bu iki Türkçe cümleyi “oyuncaktan bahsettik” ve “oyuncak büyüktür” cümlelerini bir cümle haline getirmek istersek nasıl bir cümle kurarız? Tabi ki de “bahsettiğimiz oyuncak büyüktür” şeklinde bir cümle kurarız. Bunu ikiye böldüğümüz zaman “oyuncaktan bahsettik” “oyuncak büyüktür” şeklinde iki tane cümle çıkabilir karşımıza. Fransızcadaki dont kalıbı da işte bu iki tane cümleyi birleştirerek yapılır. Burada “le jouet dont on a parlé est grand” “bahsettiğimiz oyuncak büyüktür”. Bu kadar arkadaşlar. Bunun başka bir açıklaması yok. Türkçemizle bağdaştıracaksınız. Fransızcayı Türkçemizle özdeşleştirerek öğrenirseniz yüksek seviyelere kadar çok fazla zorlanmadan gelirsiniz. O yüzden ben bütün eğitimimiz boyunca, A1 seviyesinden B2 seviyesine kadar sizlere Fransızcayı Türkçemizle özdeşleştirerek anlatıyorum. Bu şekilde yaparsanız, öğrenirsiniz. Dediğim gibi bu konu var ya, bana şimdi diyeceksiniz “Uluhan Hocam Fransızların bile zorlandığı konu bu mu yani, bunda mı zorlanıyorlar?” Evet arkadaşlar. Fransızlar bile bu konuda zorlanıyorlar.
Neden sorusunu sorarak B2 seviyesinde bulunan cümleleri nasıl anlayabileceğimizi ve kuralları nasıl öğrenebileceğimizi sizlere gösterdim. Nasıldı? Umarım sizlere benimle birlikte geçirdiğiniz 25-30 dakika içerisinde en ufak bir şey bile katabilmişimdir. Umarım zamanınızın boşa geçmesine neden olmamışımdır. Çünkü gerçekten hiçbir şeye acımam. Kaybedilen paraya acımam ama kaybedilen zamana gerçekten çok acırım. O yüzden umarım benimle birlikte geçirdiğiniz bu süre sizlere bir şey katmıştır. Fark ettiyseniz B2 seviye Fransızcada önceki seviyelerdeki kurallar gibi çok fazla kural yok. Çünkü B2 seviyesine geldiğiniz zaman zaten Fransızcadaki öğrenmeniz gereken kuralların yüzde seksen beş yüzde doksanını öğrenmiş oluyorsunuz. Geri kalanları da B2 seviyesinde öğreniyorsunuz. Umarım beğenmişsinizdir. Bir sonraki videomuzda “Uluhan Hocam şunu işler misin?” dediğiniz bir konu, öneri varsa lütfen bunu bana belirtin. Kendinize çok iyi bakın. Artık ya Instagram sayfamda, ya eğitimlerimizde, ya canlı yayınlarımızda, ya da Youtube kanalımızda görüşmek üzere. Şimdilik hoşçakalın.